KALSİYUMLU & Gübreler
Gübreler, kaliteli ürünlerin garantisidir
Gübreleme

Bitkilerin büyümesi gelişmesi ve meyve vermesi için gerekli olan bir veya daha fazla bitki besin maddesini sağlamak için toprağa
veya bitki dokularına uygulanan doğal veya sentetik kökenli (kireç maddeleri dışında) herhangi bir materyaldir. Hem doğal hem de
endüstriyel olarak üretilmiş birçok gübre kaynağı mevcuttur.
sanıldığı gibi kolay bir şey değildir.
Toprak,

Organik maddeler, mineraller, gazlar, sıvı ve organizmaların bir arada olduğu karışım. Pedosfer adı verilen, dünya toprak kütlesinin dört önemli işlevi vardır:
Bitki büyümesi için bir ortam olarak
Su depolama, tedarik ve arıtma aracı olarak
Dünya atmosferinin bir değiştiricisi olarak
Organizmalar için bir yaşam alanı olarak
Tüm bu işlevler, sırayla toprağı ve özelliklerini değiştirir.
bitki,

Hareket etmeyen ve çevresinde bulunan besinleri emer gelmez yaşayan bir organizmadır. Bitkiler, kendi yiyeceklerini yapmak için
fotosentez kullanan çok hücreli organizmalardır. 300.000'den fazla bitki türü vardır; bitkilerin yaygın örnekleri arasında otlar,
ağaçlar ve çalılar bulunur.
meyve

Meyveler, kapalı tohumluların tohumları yaydığı araçlardır. Özellikle yenilebilir meyveler, tohum yayılması ve beslenmesi için bir
araç olarak simbiyotik bir ilişki içinde insan ve hayvanların hareketleriyle çoğalmıştır; gerçekte insanlar ve birçok hayvan,
besin kaynağı olarak meyvelere bağımlı hale gelmiştir. Buna göre, meyveler dünyanın tarımsal üretiminin önemli bir bölümünü
oluşturmaktadır ve bazıları kapsamlı kültürel ve sembolik anlamlar kazanmıştır.
istekleri ve gübrelerin
kimyasal

Kimyasal maddeler katılar, sıvılar, gazlar veya plazma olarak bulunur ve maddenin bu fazları arasında sıcaklık veya basınçtaki
değişikliklerle değişebilir. Kimyasal maddeler, kimyasal reaksiyonlarla birleştirilebilir veya başkalarına dönüştürülebilir.
Işık ve ısı gibi enerji biçimleri madde değildir ve bu nedenle bu bağlamda "madde" değildir.
içeriklerinin birbirine
uyumlu

Tüm madde, çeşitli elementlerden ve kimyasal bileşiklerden oluşur, ancak bunlar genellikle yakından karıştırılır. Karışımlar
birden fazla kimyasal madde içerir ve sabit bir bileşime sahip değildir. Prensip olarak, tamamen mekanik işlemlerle bileşen
maddelere ayrılabilirler.
şekilde kullanılması gerekir. Her gübrenin içeriği farklıdır. Bir bahçenizde farklı bir gübre, farklı bir doz kullanılırken, diğer
bahçenizde farklı ürün ve doz kullanmanız gerekebilir. Bitki besleme uzmanlarımız bu konuda siz yardımcı olacaktır.

Kalsiyum Ca2 + olarak bitki kökleri tarafından emilen ikincil besinlerden biridir. Kalsiyum, Ca-pektat olarak hücre duvarlarının
orta tabakasının bir bileşenidir.
ATP ve fosfolipitlerin hidrolizine katılan bazı
enzimler,

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
tarafından bir
kofaktör

kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein
olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur. Kofaktörler, biyokimyasal dönüşümlere yardımcı olan "yardımcı moleküller"
olarak düşünülebilir. Kofaktörler tipik olarak, işlevlerini enzimlere bağlı kalarak yerine getirmeleri açısından
ligandlardan farklılık gösterir.
olarak gereklidir.
Kök gelişimi ve işleyişi için önemli bir unsurdur; hücre duvarlarının bir bileşeni; ve
kromozom

Kromozom, bir organizmanın genetik materyalinin bir kısmını veya tamamını içeren uzun bir DNA molekülüdür. Ökaryotik
kromozomların çoğu, şaperon proteinlerinin yardımıyla DNA molekülüne bağlanan ve bütünlüğünü korumak için yoğunlaştıran
histon adı verilen paketleme proteinlerini içerir. Bu kromozomlar, transkripsiyonel düzenlemede önemli bir rol oynayan
karmaşık bir üç boyutlu yapı sergiler
esnekliği ve hücre bölünmesi için gereklidir.
Kalsiyum noksanlığı, yaprak klorozunun gerçekten azot
metabolizmasındaki

canlıda yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen tüm kimyasal tepkimelerdir. Her organizma; büyüme, gelişme, ısı, hareket,
üreme gibi yaşamsal etkinlikleri sürdürebilmek için dış çevreden bazı maddeler ve enerji almak zorundadır. Bu maddeler ve
enerji, yaşamsal etkinliklerin sürdürülebilmesi için gereken organik moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacaktır.
Dış çevreden alınan organik ya da inorganik moleküller, ya önce parçalanarak, yıkıma uğratılarak ya da yıkıma gerek
kalmadan gerekli moleküllerin sentezlenmesinde kullanılır.
değişiklikleri içeren daha geniş bir etkileşimi yansıttığı özel bir durum gibi görünmektedir.
Piruvat kinazın azaltılmış aktivitesi, kalsiyum noksanlığının bir göstergesi olarak kabul edilir.
Toprakta bulunan bazik elementler içinde kalsiyum ilk sırada yer almaktadır.
Kireçli ana materyal üzerinde oluşan kurak bölge topraklarında kalsiyum, mikro
elementlerin alınmasında antagonistik etki yaratacak kadar fazla bulunabilmektedir.
Türkiye toprakları genel olarak bu özellikleri taşıdığından,
topraktan kalsiyumlu gübrelemeye gerek duyulmamaktadır.
Ancak asit karakter
taşıyan bölgelerde kalsiyumlu yaprak gübrelerinin kullanılması söz konusudur.
Bunların yanında bitkilerdeki kalsiyum noksanlığında, bitkilerin meyve ve depo
organlarına kalsiyum akışında ortaya çıkan azalmalar kalsiyum noksanlığına bağlı
problemler yaratır.
Tüm bitki dokularına kalsiyum iyonları transpirasyona bağlı
olarak ksilem borularında aşağıdan yukarı doğru su hareketi ile taşınır.
Kalsiyum iyonlarının konsantrasyonu düşük veya meyvede transpirasyon düşük ise
, meyvelere ulaşan kalsiyum iyonları miktarı yetersiz kalır ve kalsiyum
noksanlığı simptomları görülür.
Yüksek oranda amonyum azotu ile beslenme,
toprakta su yetersizliği ve yüksek tuz konsantrasyonu ksilem suyundaki kalsiyum
miktarını azaltır.
Toprak çözeltisindeki kalsiyumun yukarı taşınması kök uçları aracılığı ile
olmaktadır.
Bu nedenle yeni köklerin oluşumunu engelleyen düşük sıcaklık,
yetersiz havalanma gibi faktörler kalsiyum noksanlığına neden olmaktadır.
Floem
dokularındaki kalsiyum immobil olduğundan , burada depolanan kalsiyumun meyve
olumu döneminde floemde taşınıp meyveye ulaşması güçtür.
Meyve olumu döneminde
topraktaki kalsiyum ksilem yoluyla meyveye taşınmadığı takdirde meyvelerde
kalsiyum noksanlığı zararları görülür.
Bitkilerin meyvelerinde görülen kalsiyum noksanlığını gidermek için en uygun
yöntem kalsiyum içeren yaprak gübrelerinin, döllenmeden sonra , meyvelerin
büyüme döneminde , doğrudan meyveye püskürtülmesidir.
Bitkilerdeki kalsiyum noksanlığından meydana gelen zararlanmaları önlemek
amacıyla Kalsiyumlu yaprak gübresi bitkilerinize kesin çözüm getirmektedir.
Kalsiyumlu yaprak gübresi, en yüksek oranda kalsiyum içeren tek yaprak
gübresidir. Kalsiyum yaprak gübresi nin en büyük özelliklerinden biride %
40 şelatlı olmasıdır.
Kararlı şelat yapısından dolayı Kalsiyumlu yaprak gübresi sadece yapraktan
değil topraktan da kullanılabilir.
Düşük dozajı sayesinde kalsiyum yaprak
gübresi 'nin dönüm maliyeti de son derece ekonomiktir.
Kalsiyum noksanlığı
görüldüğü durumlarda 100 lt su ile dönüme 50-70 cc ca yapraktan veya 500
cc ca yaprak gübresi damlama sulama ile de topraktan uygulanır.
Toprakta genellikle bitki ihtiyacını karşılamaya yetecek düzeyde kalsiyum
bulunur.
Özellikle Türkiye gibi kurak ve yarı kurak bölge topraklarında yıkanma
olmadığı için, fazla doygunluk oranı yüksektir.
Toprakta bulunan bazik
elementler içinde kalsiyum başta gelmektedir. Kireçli ana materyal üzerinde
oluşmuş kurak bölge topraklarında kalsiyum diğer bazı besin elementlerinin,
özellikle mikro elementlerin alınmasında antagonisık etki yaratacak kadar fazla
bulunabilmektedir.
Türkiye topraklan da bu özellikler taşıdığından, topraktan
kalsiyumlu gübreleme yapılmasına pek gerek duyulmamaktadır.
Ancak asit karakter
taşıyan yerlerde kireçleme amacıyla kalsiyumlu bileşiklerin kullanılması söz
konusu olmaktadır.
Bununla birlikte bazı faktörlerin etkisiyle bitkilerde kalsiyum noksanlıkları
görülmektedir.
Bitkilerin meyve ve depo organlarına kalsiyum akışında ortaya
çıkan azalmalar kalsiyum noksanlığına bağlı problemler yaratır.
Örneğin
elmalarda görülen acı benek;
domates, biber, patlıcan gibi sebzelerde görülen çiçek burnu çürüklüğü;
kerevizde meyve İçinin kararması;
Brüksel lahanasında içten kahverengileşme kalsiyum noksanlığının meydana
getirdiği zararlardır.
Torf üzerinde yetiştirilen süs bitkilerinde de kalsiyum noksanlığı sık görülen
beslenme problemlerinden birini oluşturur.
Bütün bu bitki dokularına kalsiyum iyonlan transpirasyona bağlı olarak ksilem
borularda oluşan aşağıdan yukarı doğru su hareketi ile taşınır.
Ksilem suyunda
kalsiyum iyonları konsantrasyonu düşük ise veya meyveden terleme
(transpirasyon) düşük ise, meyvelere ulaşan kalsiyum iyonlan miktarı yetersiz
kalır ve simptomlar ortaya çıkar. Yüksek oranda amonyum azotu ile beslenme,
toprakta su yetersizliği, yüksek tuz konsantrasyonu ksilem suyundaki kalsiyum
miktarını azaltır. Bu nedenle bu faktörler domateste çürümelere yol açan
faktörler diye bilinir.
Toprak çözeltisinden kalsiyum iyonlarının alınıp yukarı taşınması kök uçları
vasıtasıyla olmaktadır. Bu nedenle yeni köklerin oluşumunu engelleyen düşük
sıcaklık, yetersiz havalanma gibi faktörler kalsiyum alımını engelleyerek
noksanlığa neden olabilir, bitkilerde kalsiyum noksanlığı görülebilir.
Floem
dokularda bulunan kalsiyum immobildir. Bu nedenle daha önce absorbe edilmiş olan
kalsiyumun meyve oluşum döneminde floemde taşınarak meyveye ulaşması güçtür
Meyve olumu devresinde topraktan kalsiyum iyonlan alınarak ksilem yolu ile
meyveye ulaşmadığı takdirde meyvelerde kalsiyum noksanlığı zararları
görülebilecektir.
Aynı nedenle kalsiyum beslenmesi durumunu saptamak iyin bitki
yapraklarının analiz edilmesi herhangi bir yarar sağlamamaktadır. Çünkü
yapraklarda bulunan kalsiyumun meyveye taşınması gerçekleşmemektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, bitkilerin meyvelerinde görülen kalsiyumun
noksanlığı zararlarını önlemek için ona uygun yöntem, kalsiyum içeren ca
yaprak gübresi doğrudan meyveye püskürtülmesidir. Ancak bu işlem, döllenmeden
sonra meyvelerin büyüme döneminde yapılmalı ve birkaç kez tekrarlanmalıdır.
Bu
şekilde meyvelerde kalsiyum noksanlığına bağlı zararların ortaya çıkması
önlenebilir. Noksanlık zararları meyvede görüldükten sonra bunun tedavisi mümkün
değildir. Yer fıstığı, patates gibi meyve ve depo organları toprak içinde
gelişen bitkilerde, bu organlar kalsiyum iyonlarını doğrudan absorbe
edebilirler.
Bu bitkilerde meyveye kalsiyum sağlanması transpirasyona ve ksilem
taşınmasına bağlı değildir.
Kalsiyum noksanlığında meristem dokuların büyümesi yavaşlar, noksanlık
belirtileri önce büyüme noktalarında ve genç yapraklarda kendini gösterir. Genç
yapraklar deforme olur ve yaprak kenarlarında siyah ve kahverengi nekrozlar
oluşur. Noksanlıktan zarar gören dokularda hücre duvarları eridiğinden buraları
yamuk bir yapı alır.