Biber & Yetiştiriciliği
Besin noksanlıkları & noksanlığın giderilmesi
Bakımı, Hastalık , Zararlıları, Besin Noksanlığı ve Bitki Beslemesi
B

iber sıcağı seven bitkiler grubundandır. Optimal gelişme; sıcaklık, kısmen ışık yoğunluğu, toprak ve hava nemi gibi çevre faktörlerine bağlıdır.
Biberin optimal gelişme sıcaklığı 18-26 C dir. Biber erken devrelerde daha fazla sıcaklığa ihtiyaç duyar. Toprak neminin fazla, besin
maddelerince yeterli ve hava sıcaklığının 24-26 C olduğu zamanlar iyi gelişim gösterir. Gündüz sıcaklığı 21-26 C, gece sıcaklığı 15-17 C
olduğunda gelişme iyi olur. Gündüz sıcaklığının 32-35 C ve gece sıcaklığı 15 C nin altına düştüğünde bitki büyümesi yavaşlar, döllenme aksar.
Gündüz 32 C nin üzerinde biberin meyve bağlaması azalır. 32-35 C de çiçek dökülmeleri olur. 38 C nin üzerinde döllenme olmaz.
Biber yetiştiriciliğinde uygun değer hava oransal nemi % 60-70 dir.
O

rganik maddece zengin, çeşitli besin maddelerini içeren,
tınlı,
Tın, bahçe ve tarımsal kullanımlar için ideal olarak kabul edilir, çünkü besinleri iyi tutar ve suyu tutarken
fazla suyun boşalmasına izin verir.
tınlı-kumlu, su tutma kapasitesi iyi, çabuk ısınılabilir, derin, geçirgen,
iyi
drene
Arazinin veya yapıların çevresinde bulunan fazla suyun araziye açılan drenaj kanalları ile kontrollü ve hızlı bir şekilde arazi
dışarısında bulunan su toplama yatağına atılma işlemine drenaj denir.
edilmiş topraklar biber için uygundur. Ağır-killi ve fazla su tutan topraklar ile tamamen kumlu topraklar biber tarımına uygun değildir.
Biber, kök sisteminin yüzeysel olmasından dolayı toprak neminin yüksek seviyede olması istense de, yetersiz drenajı olan ağır topraklarda aşırı
sudan etkilenir.
Toprak pH

Toprak pH’ı, bir toprağın asitliğinin veya bazlığının (alkalinitesinin) bir ölçüsüdür. pH değeri negatif olarak tanımlanır
logaritma (taban 10) aktivitesi bir hidronyum iyonu ( H + veya daha doğrusu H3 O+sulu ) çözeltisi. Topraklarda, su
(veya 0.01 MCaClgibi bir tuz çözeltisi ile karıştırılmış) bir toprak bulamacında ölçülür) ve normalde 7 ile nötr olmak üzere 3 ile 10 arasında düşer. Asit topraklar 7'nin altında bir pH'a ve alkalin topraklar 7' nin üzerinde bir pH'a sahiptir.
Ultra asidik topraklar (pH <3.5) ve çok kuvvetli alkalin topraklar (pH> 9) nadirdir.
sı optimum 5,6-6,8 olmalıdır. pH=5,2’den düşük topraklar iyi değildir. Yüksek pH durumunda ise P, Fe, Mn, Zn, Cu gibi
mikro elementlerin alınabilirliği azalır. Biber toprak tuzluluğuna oldukça duyarlıdır.
Toprak EC’si 1,5 mS’un altında olmalıdır.
NOKSANLIK OLMASINI BEKLEMEYİN
Bitki besin noksanlığı

Şeftalide
fosfor noksanlığı
görülmeden, düzenli bitki besleme yapınız. Her sene
toprak analizlerinizi

Toprak testi, tarımda gübre tavsiyelerini belirlemek için bitkilerde bulunan bitki besin konsantrasyonlarını tahmin etmek için
yapılanlardır. Test genel olarak besin içerikleri, bir bileşim ve bu gibi diğer özellikleri asitlik veya pH seviyesi ölçülür.
Toprak testi, besin Noksanlıklerini, aşırı doğurganlıktan kaynaklanan potansiyel toksisiteleri ve gerekli olmayan eser
minerallerin varlığından kaynaklanan engellemeleri gösteren toprağın doğurganlığını veya beklenen büyüme potansiyelini
belirleyebilir.
yaptırın. Teknik ekiplerimiz geldiğinde gösteriniz veya WhatsApp üzerinden gönderin.
pH analizini mutlaka yaptırın

Toprak pH sı, bir toprağın asitliğinin veya bazlığının (alkalinite) bir ölçüsüdür. pH değeri negatif olarak tanımlanır logaritma (taban 10) aktivitesinin ve hidronyum (iyon H+
veya daha doğrusu H3O+aq) bir çözümde. Toprakta, su (veya 0.01 M CaCl gibi bir tuz çözeltisi) ile karıştırılmış bir toprak bulamacında ölçülür.
2) ve normalde 3 ile 10 arasındadır, 7 nötrdür. Asitli toprakların pH'ı 7'nin altında ve alkali toprakların pH'ı 7'nin üzerindedir. Ultra asidik topraklar (pH <3.5) ve çok kuvvetli alkali topraklar (pH> 9) nadirdir.
Toprak pH sı, birçok kimyasal süreci etkilediği için toprakta ana değişken olarak kabul edilir. Farklı besin maddelerinin kimyasal
formlarını kontrol ederek ve geçirdikleri kimyasal reaksiyonları etkileyerek özellikle bitki besin maddesinin kullanılabilirliğini etkiler.
Çoğu bitki için optimum pH aralığı 5.5 ile 7.5 arasındadır.
Gerektiğinde bir fotokopisini teknik elamanlarımıza
veriniz, sisteme kayıt yapalım. Bir sene sonraki planlamalarımızı daha sağlıklı yapalım.
“ Aşağıdaki noksanlıklar görüldüğünde, aramaktan çekinmeyin, bahçenize en uygun gübrelemeyi yapmanıza yardımcı olalım.!”
NOKSANLIKLARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN, İLK YAPRAKLAR SERÇE GAGASI KADAR OLDUĞUNDAN İTİBAREN DÜZENLİ GÜBRE KULLANINIZ.
Noksanlıklar yaprakta görüldüğü anda müdahale edilirse noksanlık düzelebilir, noksanlık meyveye geçtiğinde geriye dönüş yoktur.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE DEMİR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Topraktaki
karbonatın (HCO3-)

Kimyada, bir karbonat, bir olan bir tuzu ve karbonik asit (H 2 CO 3 ), varlığı ile karakterize edilen karbonat iyonu, bir çok atomlu iyonu formül ile CO2−
3. İsim aynı zamanda karbonat grubu C (= O) (O–) 2 içeren organik bir bileşik olan bir karbonat esteri de ifade edebilir.
demirin alımını ve hareketini kısıtladığı da gösterilmiştir.
HCO3- oluşumu için yüksek seviyelerde
karbondioksit (CO2)

Karbon dioksit ( kimyasal formül CO 2 ) bir kokusu olan gaz % 53 daha yüksek bir kuru havadan daha ilgili bir yoğunluğa sahip.
Karbondioksit molekülleri, iki oksijen atomuna kovalent olarak çift bağlı bir karbon atomundan oluşur. Dünya atmosferinde iz
gazı olarak doğal olarak oluşur. Mevcut konsantrasyon hacimce yaklaşık % 0.04'tür (412 ppm) ve endüstri öncesi 280 ppm
seviyesinden yükselmiştir. Doğal kaynaklar arasında volkanlar, kaplıcalar ve gayzerler bulunur
gereklidir. Su dolu topraklarda olduğu gibi kötü havalandırma koşullarında, CO2 kök ve
mikrobiyal

Bir mikroorganizma veya bir mikrop, a, mikroskopik organizma da mevcut olabilir, tek hücreli bir biçimde ya da hücrelerin
koloni. Mikroorganizmalar, tüm tek hücreli organizmaları içerir ve bu nedenle son derece çeşitlidir. Yaşamın üç alanından
tarafından tespit Carl Woese , tüm arkelerinkinden ve Bakterilerin mikroorganizmalardır.
solunumdan birikir. Bu da yüksek HCO3 ve sınırlı demir alımına neden olur.
Karbonatlar, bazı meyve yetiştirme alanlarında yaygın olan yüksek pH'lı kireçli topraklarda da oluşur.
Bu topraklarda yetişen bahçelerde, özellikle ıslak koşullarda demir noksanlığı belirtileri görülme olasılığı yüksektir.
Toprakların pH'ını yükseltmek için uygulanan aşırı kireç de demir noksanlığına neden olabilir.
“Kireç kaynaklı demir klorozu”
Demir (Fe) noksanlığı, "kireç kaynaklı kloroz " olarak da bilinen bir bitki hastalığıdır
terimi, yüksek toprak pH koşullarında yetişen ağaçlarda semptomlar için sıklıkla kullanılır.
Biberde demir noksanlığını yönetmenin en iyi yolu sulama ve toprak pH'ını yönetmektir. Demir noksanlığına maruz kalan yaprakların görünümleri oldukça tipiktir.
En ince damarlar dahi yeşil kalarak bu damarlar arasındaki kısımlarda renk tamamıyla sarıya döner.
Genişyapraklı bitkilerde yapraklar adeta sarı zemin üzerinde yeşil bir ağ manzarası gösterirler.
Noksanlığın çok şiddetli olduğu durumlarda, damarlar da sararır.

Bazı bitkilerde yapraklarda kahverengi nekrozlar oluşabilir.
Noksanlığın çok şiddetli olması halinde yeni çıkan yapraklarda hiç klorofil bulunmadığı için yaprak beyaz bir renk alır.
Kimi zaman demir noksanlığı belirtileri magnezyum noksanlığı belirtileri ile karıştırılabilir.
Dikkat edilecek husus magnezyum noksanlığının yaşlı yapraklarda görülmesi, buna karşılık demir noksanlığının ise
genç yapraklarda, bitkinin tepe kısımlarında,sürgün uçlarında görülmesidir.
Noksanlığın hafif olması durumunda, en son çıkan genç yapraklar başlangıçta sarımsı yeşil olur.
Noksanlık ilerledikçe damarlar arasında renk tamamen sarıya döner. Damarlar ise kesin sınırlarla yeşil kalırlar.
pH analizini mutlaka yaptırın,

Toprak pH sı, bir toprağın asitliğinin veya bazlığının (alkalinite) bir ölçüsüdür. pH değeri negatif olarak tanımlanır logaritma (taban 10) aktivitesinin ve hidronyum (iyon H+
veya daha doğrusu H3O+aq) bir çözümde. Toprakta, su (veya 0.01 M CaCl gibi bir tuz çözeltisi) ile karıştırılmış bir toprak bulamacında ölçülür.
2) ve normalde 3 ile 10 arasındadır, 7 nötrdür. Asitli toprakların pH'ı 7'nin altında ve alkali toprakların pH'ı 7'nin üzerindedir. Ultra asidik topraklar (pH <3.5) ve çok kuvvetli alkali topraklar (pH> 9) nadirdir.
Toprak pH sı, birçok kimyasal süreci etkilediği için toprakta ana değişken olarak kabul edilir. Farklı besin maddelerinin kimyasal
formlarını kontrol ederek ve geçirdikleri kimyasal reaksiyonları etkileyerek özellikle bitki besin maddesinin kullanılabilirliğini etkiler.
Çoğu bitki için optimum pH aralığı 5.5 ile 7.5 arasındadır.
pH yı düzenlemeden gübreleme yapmayın, teknik ekibimizi aramaktan çekinmeyin. pH yı düzenlemek için
Cantex root

Toprak kirecini kalsiyuma çeviren tek ürün.
Topraktan uygulanabilen mükemmel bir pH düşürücüdür.
İlaçlama suyunda ve toprakta bulunan kireci bitki tarafından alınabilir kalsiyuma çevirir.
Kireçli suların pH ‘ sını düşürür, kireci giderir.
Toprakta buluna kirecin bağlamış olduğu demir, çinko ve fosfatların bitki tarafından alınmasını sağlar.
Kireçli su ile kullanılan zirai ilaçların parçalanmasını ve bozulmasını önler.
Damlama sulama borularındaki meme tıkanıklığı açar.
kullanın.
Bakınız: Cantex root
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FOSFOR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Fosfor,
nükleik asitlerin,

bilinen tüm yaşam formları için gerekli olan biyopolimerler veya büyük biyomoleküllerdir. Terim, bir nükleik
asit, DNA ve RNA için genel adıdır. Üç bileşenden oluşan monomerler olan nükleotidlerden oluşurlar: 5 karbonlu şeker, fosfat
grubu ve azotlu baz. Eğer şeker bir bileşik olan riboz, polimer olan bir RNA (ribonükleik asit); şeker deoksiriboz olarak
ribozdan türetilmişse, polimer DNA'dır (deoksiribonükleik asit)
nükleoproteinlerin,

Nükleoproteinler herhangi biridir proteinler yapısal olarak ilişkili nükleik asitler, ya da DNA, ya da RNA. Tipik
nükleoproteinler arasında ribozomlar, nükleozomlar ve viral nükleokapsid proteinler bulunur.
fosfolipidlerin,

Fosfolipidler (PL) , molekülü bir fosfat grubu içeren hidrofilik bir "kafaya" ve bir alkol kalıntısı ile birleşen yağ
asitlerinden türetilmiş iki hidrofobik "kuyruğa" sahip olan bir lipit sınıfıdır. Fosfat grubu, kolin, etanolamin veya
serin gibi basit organik moleküller ile modifiye edilebilir. Fosfolipidler, tüm hücre zarlarının önemli bir bileşenidir
enzimlerin,

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
vitaminlerin bir parçasıdır.
Fosfor üç temel besinden biridir, ve ortofosfat formu (lH turunçgil kökleri tarafından emilir 2 PO 4- ) ya da HPO 4 2- .
Gerek
inorganik
İnorganik, organik olmayan anlamına gelir. Biyolojide su, mineral, asit, baz, tuzlar gibi canlıların yapısında bulunan ancak canlı
olmayan veya bir canlı tarafından üretilmemiş bileşiklerdir. Doğadan hazır olarak alınırlar. Su hariç inorganik maddelerin
üretimi mümkündür.
gerekse organik fosfor bileşiklerinde bulunan fosfordan bitkilerin faydalanabilmesi için bunların parçalanarak fosforun,
fosfat anyonları

Kimya, bir fosfat, bir olduğu anyonu, tuz, fonksiyonel grup ya da ester, bir türetilmiş asit. En sık aracı ortofosfat, bir
türevi, ortofosforik asit H3PO4. Fosfat ya da orto iyon [PO4]3−üç proton H'nin çıkarılmasıyla fosforik asitten elde edilir. Bir
veya iki protonun uzaklaştırılması, dihidrojen fosfat iyonunu [H2PO4] ve hidrojen fosfat iyonu [HPO4]2−iyon, sırasıyla. Bu isimler,
amonyum dihidrojen fosfat ve trisodyum fosfat gibi bu anyonların tuzları için de kullanılır.
haline dönüşmesi gerekmektedir.
Şeker fosfatları, nükleik asitler, nükleotidler, koenzimler, fosfolipitler, fitik asit vb. Bir bileşenidir.
ATP içeren reaksiyonlarda anahtar rol oynar.
Element, fotosentez, karbonhidratların sentezi ve parçalanması ve bitkinin içinde enerji transferi gibi birçok yaşam süreci
için gereklidir.
Bitkilerin tohum oluşturmak, kök geliştirmek, olgunluğu hızlandırmak ve streslere karşı koymak için fotosentezden enerji
depolamasına ve
kullanmasına yardımcı olur.
Özellikle kireçli ve pH'i yüksek topraklarla, fazla derecede asit topraklarda bitkilerin fosfordan faydalanması zordur.
pH analizini mutlaka yaptırın. pH yı düzenlemek için
Cantex root

Toprak kirecini kalsiyuma çeviren tek ürün.
Topraktan uygulanabilen mükemmel bir pH düşürücüdür.
İlaçlama suyunda ve toprakta bulunan kireci bitki tarafından alınabilir kalsiyuma çevirir.
Kireçli suların pH ‘ sını düşürür, kireci giderir.
Toprakta buluna kirecin bağlamış olduğu demir, çinko ve fosfatların bitki tarafından alınmasını sağlar.
Kireçli su ile kullanılan zirai ilaçların parçalanmasını ve bozulmasını önler.
Damlama sulama borularındaki meme tıkanıklığı açar.
kullanın.
Bakınız: Cantex root
Fosfor noksanlığı, fosfora daha çok ihtiyaç duyan genç bitkilerde yaşlı bitkilere göre daha erken fark edilir.
Ayrıca
vejetasyon

Bitki örtüsü, bitki türlerinin ve sağladıkları yer örtüsünün bir topluluğu. Belirli taksonlara, yaşam formlarına, yapıya,
mekansal boyuta veya diğer herhangi bir özel botanik veya coğrafi özelliğe özel bir atıfta bulunmadan genel bir
terimdir.
mevsiminin başlarında soğuk (ıslak) topraklarda da fosfor noksanlığı meydana gelebilmektedir.

Fosfor noksanlığında en çok çiçek, meyve, tohum gibi
generatif organlar

Bitkilerin çiçek, meyve ve tohumdan oluşan generatif organları, nesillerini devam ettirebilmeleri için en temel yapılardır.
Generatif organlar bitki gruplarının sistematik yapılarında ve teşhislerinde önemli rol oynar. Bitkilerdeki generatif organlar
genel olarak birbirine oldukça benzemektedir. Fakat bazı türlerde yapısal farklılıklar görülmektedir. Bu
farklılıklardan dolayı tozlanma, döllenme gibi meyve ve tohum oluşumunda da değişiklikler görülmektedir.
zarar görür.
Ceviz yetiştiriciliğinde fosfor noksanlığı ağacın büyümesini yavaşlatır. Biber fosfor noksanlığına şiddetli reaksiyon verir.
Yapraklar sert ve dik yapıda ve koyu yeşil veya mavimsi yeşil görünümdedirler.
Yaprakların altında, damar boyunca kırmızımsı menekşe renk oluşumları görülür.
Yapraklar geriye doğru kıvrılır.
Yaşlı yapraklar sarıya döner, kahvemsi siyah lekeler oluşur ve erken ölürler.
Gövde ince ve lifsi bir hal alır ve gövdede koyu menekşe lekeler oluşur.
Çiçeklenme ve meyve tutumu zayıflar.
Meyveler küçük ve sert bir yapıda olup olgunlaşmadan, vakitsiz sararır.
Gerek inorganik gerekse organik fosfor bileşiklerinde bulunan fosfordan
bitkilerin faydalanabilmesi için bunların parçalanarak fosforun, fosfat anyonlan haline dönüşmesi gerekmektedir.
Serbest halde bulunan fosfat anyonlarından bitkiler kolay yararlanmakla beraber, birçok toprak da fosfat anyonlarının serbest halde kalabilmesi güçtür.
Gübrelerle verilen fosforun dahi büyük bölümü hızla bitkilerin faydalanamayacağı formlara dönüşebilmektedir.
Özellikle kireçli ve pH'i yüksek
topraklarla, fazla derecede asit topraklarda bitkilerin fosfordan faydalanması zordur.
Fosfor, bitkinin generatif organlarında diğer organlara göre daha çok bulunur.
Ayrıca fosfor bitkinin daha çok generatif gelişmesi üzerine etkili olan bir element olarak bilinir.
Fosfor noksanlığından en çok çiçek, meyve, tohum gibi generatif organlar zarar görür.
Bununla birlikte fosfor noksanlığı bitkinin vegetatif gelişmesini de olumsuz etkiler.
Fosfor noksanlığı olan bitkilerde büyüme geriler. Tahıllarda başaklanma olumsuz etkilenir.
Meyve ağaçlarında sürgün ve tomurcuk oluşumu azalır.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BOR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Bor noksanlığı, bitkilerde en çok görülen mikro besin noksanlığıdır.
Dünya çapında en yaygın mikro besin noksanlığıdır ve mahsul üretiminde ve mahsul kalitesinde büyük kayıplara neden olur.
Bor noksanlığı bitkilerin
vejetatif

Vejetatif üreme, yüksek yapılı bitkilerin vejetatif organlarından (yaprak, kök ve gövdeleri) belli kısımlarının, ana bitkiyle
aynı genetik yapıya sahip yeni bireylerin oluşturulmasıdır.
ve üreme gelişimini etkiler, hücre genişlemesinin engellenmesine,
meristemin

Hücre bölünmesi yapabilen farklılaşmamış hücrelerden (meristematik hücreler) oluşur. Meristemdeki hücreler, bitkilerde
meydana gelen diğer tüm doku ve organlara dönüşebilir. Bu hücreler, farklılaşacakları bir zamana kadar bölünmeye devam
ederler ve daha sonra bölünme yeteneklerini yitirirler.
ölümüne ve doğurganlığın azalmasına neden olur.
Bitkiler hem suda çözünür hem de çözünmez biçimde bor içerir.
Sağlam bitkilerde suda çözünebilen bor miktarı, sağlanan bor miktarı
ile dalgalanma gösterirken çözünmeyen bor ise değişmez.
Bor noksanlığının görünümü, suda çözünmeyen borun azalması ile çakışmaktadır.
Çözünmeyen borun fonksiyonel form olduğu, çözünür borun ise fazlalığı temsil ettiği görülmektedir.
Bor, yüksek bitkilerin büyümesi için gereklidir. Elementin birincil işlevi bitkilerde hücre duvarına yapısal bütünlük sağlamaktır.
Diğer işlevler muhtemelen
plazma zarının

Hücre zarı (aynı zamanda plazma membranı veya sitoplazmik zar, ve tarihsel olarak anılacaktır plazmalemma) olan yarı-geçirgen
zar, bir bir hücrenin çevreleyen ve içindekileri çevreleyen sitoplazma ve çekirdek plazması. Hücre zarı, hücreyi, hücre dışı
sıvının ana bileşeni olan çevreleyen interstisyel sıvıdan ayırır
ve diğer
Metabolizma

grubu olduğu ömrü -sustaining kimyasal reaksiyonları içinde organizmaların. Metabolizmanın üç ana amacı şunlardır:
hücresel süreçleri yürütmek için gıdanın enerjiye dönüştürülmesi; gıdanın / yakıtın proteinler, lipitler, nükleik asitler ve bazı
karbonhidratlar için yapı taşlarına dönüştürülmesi; ve ortadan kaldırılması metabolik atıklar
yolların bakımını içerir.
Bor,
oksidasyon

Oksidasyon, elektron kaybı veya bir atomun, bir iyonun veya bir moleküldeki belirli atomların oksidasyon durumunda bir artıştır.
ve
fotosentez

Fotosentez için bitkilerin ve diğer organizmalar tarafından kullanılan bir süreçtir dönüştürmek ışık enerjisini içine
kimyasal enerjiye daha sonra edilebilir yayımlanan organizmaların faaliyetlerini yakıt. Bu kimyasal enerji, karbondioksit ve
sudan sentezlenen şekerler gibi karbonhidrat moleküllerinde depolanır - bu nedenle fotosentez adı, Yunan phōs,
"ışık" ve güneşten, "bir araya getirme" den gelir.
süreçlerini aktive eder.
Biberde bor noksanlığında küçük genç yapraklar kalınlaşmış ve kırılabilir yapıda oluşurlar, kahverengi nekrotik lekeler vardır.

Yaşlı yapraklar sari renkli olup, kenarlarda renk kahveye dönüktür.
Gövde zayıf bir yapıya sahiptir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür, gövdede morumsu renk oluşur.
Meyve sayısı az ve içlerinde kararma görülür.
Bor, oksidasyon ve fotosentez süreçlerini aktive eder.
Bor noksanlığı ile, yapraklardan asimilatların hareketi bozulur ve fotosentez süreci yavaşlar, bitkilerin çiçeklenmesi ve gübrelenmesi
bozulur, boş çiçekler ortaya çıkar, bazen yumurtalıklar düşer.
Tohum verimi düşüyor
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÇİNKO NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Biberde çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış, küçülmüş yapraklar ve
Yaprakların rozetlenmesidir.

çinko noksanlığı olan dikotiledonların boğum araları kısalmıştır, bu nedenle yapraklar gövde üzerinde kümelenir. Yapılan
ölçümlemelerde ise boğum araları uzunluklarının oldukça kısa olduğu görülür.
Yaprak yüzeyin de damar kenarları yeşil kalmak üzere, damar aralarında sari mozaik şeklinde lekeler oluşur.
Biberde çinko noksanlığında ağaçlarda
cüce yaprak
(küçük yaprak) - genellikle kloroz, nekrotik lekeler veya bronzlaşma gösteren küçük yapraklar
ve
bozuk yapraklar
yapraklar genellikle daha dardır veya dalgalı kenar boşlukları vardır
oluşur
Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder.
Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur.
Yapraklarda
kloroz,

yaprakların sararması; genellikle interveinal; bazı türlerde genç yapraklar en çok etkilenenlerdir, ancak diğerlerinde hem eski
hem de yeni yapraklar klorotiktir. Normal bir bitkinin (sağda) yanında şiddetli klorozu olan bir mısır bitkisi (solda)
nekrotik lekeler

Kloroz bölgelerinde yaprak dokusunun ölümü. Pektin sentezlenemez ve bu nedenle hücre duvarları bağlanamaz ve dolayısıyla
meristemlerin bir engeli. Bu, gövde ve kök uçlarında ve yaprak kenarlarında nekroza yol açacaktır.
görülür ve
yapraklar bronzlaşır

klorotik alanlar bronz rengine dönüşebilir
Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Bitkiler bodurlaşır

Çinko noksanlığınin tipik bir semptomu, genellikle "küçük yaprak" olarak bilinen yaprakların bodur
büyümesidir ve büyüme hormonu oksinin oksidatif bozunmasından kaynaklanır. Küçük bitkiler, azalan büyüme veya azalan düğümler
arası uzamanın bir sonucu olarak ortaya çıkabilir
küçülür
Narenciye ağaçlarında noksanlığı en çok görülen bitki besin maddesi çinkodur.
Özellikle fosfor fazlalığı nedeniyle ortaya çıkan çinko noksanlığı, narenciyelerde çok yaygındır.
Yapraklarda
25 ppm in

Bilim ve mühendislik, parça başına gösterimde muhtelif küçük değerler tanımlamak için sözde birimlerinin bir dizi boyutsuz
miktarlarda, örneğin mol fraksiyonu ya da kütle oranı. Bu kesirler, miktar başına miktar ölçüleri olduğundan, ilişkili ölçü
birimleri olmayan saf sayılardır. Yaygın olarak kullanılanlar milyonda parça (ppm, 10 −6 ), milyar başına parça (ppb, 10 −9),
trilyon başına parça (ppt, 10 12) ve katrilyon başına parça ( ppq, 10 −15).
altında Zn bulunması halinde belirtiler görülür.
Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Çinko uygulaması,
alkali topraklarda

pH sı 7.5 den yüksek topraklar, çoğu bitkelere zararlı
çinko noksanlığını toprakta

düzeltmeyebilir çünkü çinko ilavesiyle bile bitki emilimi için kullanılamayabilir.
Dünyadaki tahıl mahsullerinin neredeyse yarısı çinko noksanlığı olan topraklarda yetiştirilmektedir; sonuç olarak
insanlarda çinko noksanlığı

Çinko noksanlığı, ya vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz çinko ya da normal aralığın altında bir serum çinko seviyesi
olarak tanımlanır. Bununla birlikte, serum konsantrasyonunda bir azalma yalnızca uzun süreli veya şiddetli tükenmeden sonra
tespit edilebildiğinden, serum çinkosu, çinko durumu için güvenilir bir biyobelirteç değildir. Yaygın semptomlar, artan ishal
oranlarını içerir. Çinko noksanlığı cildi ve gastrointestinal sistemi etkiler; beyin ve merkezi sinir sistemi, bağışıklık,
iskelet ve üreme sistemlerini etkiler.
yaygın bir sorundur.
Biberde çinko noksanlığında boğum aralan incelmiş ve normalin yarısı veya üçte biri oranına kısalmıştır.
Dolaysıyla bitki bodur görünümdedir.
Yaşlı yaprakların kenarları bazen yukarı doğru kıvrık olur ve gayri muntazam dağılmış, sarımsı yeşil lekeli bir görüntüdedir.
Klorozlu bölgelerde sonradan beyazımsı kahve ve kahve renkli nekrotik lezyonlar oluşur ve hızlı tüm yaprak yüzeyini kaplar.
Takiben yaprak kurur ve ölür, portakal veya gri renkli görünüm almıştır.
Başlangıçta damarlar etrafında dar bir şerit halinde yeşil alan kalır.
Orta yapraklar oluşumundan itibaren küçüktür ve koyu yeşil renklidir, kenarları az çok yukarı doğru kıvrıktır.
Yaprak sapına ucuna doğru, yaprak iyice daralır ve kıvrılır.
Yapraklar normalden kalın ve gevrek bir yapıdadır.
Yaprak ana damarlar bazen aşağı doğru kıvrılırlar.
Bazen, yaprakların özellikle alt yüzeylerinde damar renkleri menekşe menekşemsi kahve renk alırlar.
Yaprak tüylülüğü artar ve bunun neticesinde gümüşümsü gri yeşil bir renk sergilerler.
Meyveler küçük kızarırlar.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE POTASYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Kırk veya daha fazla enzim için kofaktör olarak potasyum (K) gereklidir.
Şeker ve nişasta oluşumu, proteinlerin sentezi, normal hücre bölünmesi ve büyümesi, organik asitlerin nötralizasyonu,
stoma açıklığını kontrol ederek ve şeker kullanımının etkinliğini artırarak karbon dioksit arzını düzenleyen, çevresel stresin üstesinden gelen
birçok fizyolojik fonksiyon için gereklidir.
Don gibi olaylarda Hücre özsuyu ozmotik potansiyelini azaltır.
Biberde potasyum noksanlığında, yaprak kenarlarında sarımsı kahve renkli nekrozlar oluşur, geriye doğru kıvrılma ve olgunlaşmadan dökülme görülür.
Meyveler normalden küçük, ince kabuklu ve asidik olurlar.
Biberde potasyum noksanlığı çeken ağaçlarda
turgor basıncı

ya da turgor, bitki sulanmasıyla hücrelerin içine su alarak, şişmesi ve hücrenin çeperine basınç yapması
olayına denir. Bir bitki hücresi suya konduğu zaman içine bir miktar su alır ve şişer. Hücre özsuyunun yüksek ozmotik
yoğunluğundan dolayı dış ortamdaki su, hücre içine doğru hareket eder ve içeri giren su molekülleri hücre zarını dışarı
yani hücre çeperine doğru bir basınçla iter. Bu basınca "Turgor basıncı" (T.B) ya da "Hidrosostatik basınç" denir. Turgor
basıncı, suyun içeri girmesiyle hücre çeperine yapılan basınçtır.
düşer ve su stresi olunca bitkiler gevşek dokulu bir hal alırlar.
Kuraklığa ve dona karşı dayanıklılık zayıflar.
Aynı şekilde hastalık etmenlerine ve tuzlu toprak koşullarına karşı bitkiler çok daha duyarlı olurlar.
Bitki dokularında ve hücre organellerinde anormal gelişmeler görülür.
Bitkide
ksilem ve floem

Ksilem, Odun boruları olarak da bilinir, bitkilerde inorganik maddelerin taşınmasını sağlayan yapı. Cansız hücrelerden oluşurlar.
Bölünür doku hücreleri üst üste gelerek zamanla çekirdek ve sitoplazmalarını kaybeder.
dokuların oluşumu geriler. Dokularda ligninleşme azalır. Bunun sonucu olarak potasyum noksanlığında gövde

zayıflar.
Toprakta potasyum,
potasyumlu feldispatlar

feldspat grubundaki ve potasyum içeren bir dizi minerali ifade eder
(
ortaklaz

(sonlu üyeyi formül K , Al Si 3 O 8), önemli bir tectosilicate mineral biçimleri olduğunu volkanik kaya
ve
mikrolin

kimyasal olarak ortoklaz ile aynı, ancak farklı bir kristal yapıya sahip
) ile mikalar
(
muskovit

Muskovit (aynı zamanda yaygın mika, izinglass veya potas mika olarak da bilinir), K Al 2 (Al Si 3 O 10) (F, O H) 2 veya
(KF) formülüne sahip alüminyum ve potasyumun hidratlanmış bir filosilikat mineralidir. 2 (Al 2 O 3) 3 (SiO 2) 6 (H 2 O).
Çoğunlukla oldukça elastik olan oldukça ince tabakalar (tabakalar) veren oldukça mükemmel bir bazal bölünmeye sahiptir
ve
biyotit)

Biyotit, mika grubu içinde yaklaşık kimyasal formül K (Mg, Fe) ile ortak bir filosilikat mineral grubudur.
3AlSi 3Ö 10(F, OH) İkinci öncelikle demir - uç - üye anit ve magnezyum-son üye flogopit arasında katı çözelti serisidir;
daha aluminous son üyeler dahil siderophyllite ve Eastonit
gibi potasyumlu mineralleri içeren kayaların dağılıp parçalanmaları sonucu oluşur.
Yaşlı yaprakların ucunda kirli kahverengi
nekrotik lekeler

kloroz bölgelerinde yaprak dokusunun ölümü
şeklinde görülmektedir.
Biber yetiştiriciliğinde potasyum noksanlığında yapraklar genelde koyu yeşil renkli olup yaşlı yapraklar griye çalan yeşil renktedir.
Yaşlı yapraklarda beyazımsı açık sarı noktalar halinde nekrozlar oluşur.
Gövde ince, zayıf ve noksanlığın şiddetli olduğu durumlarda pek çok tarla Biberlerinde ise daha az görülen lekeli olgunluk potasyum
noksanlığı ile ilgili bulunmakta ve potasyum uygulaması ile giderilmekte veya azaltılabilmektedir.
Ürününü, meyve toplanmadan komisyonculara satan çiftçilerimiz: meyveyi büyütmek için SON POTASYUM uygulamasını komisyoncu yapsın
istiyorsunuz. Fakat komisyoncu maliyetten kaçmak için potasyum uygulamasını yapmıyor. Toprak ve ağaçlar sizin, potasyum
uygulanmadığı için gelecek sezonlardaki ağaç ve meyve sağlığını riske atıyorsunuz.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE AZOT NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Azot,
proteinlerin,

Proteinler, bir veya daha fazla uzun amino asit kalıntısı zincirinden oluşan büyük biyomoleküller veya makromoleküllerdir.
Proteinler, organizmalar içinde, metabolik reaksiyonları katalize etmek, DNA replikasyonu, uyarıcılara yanıt vermek,
hücrelere ve organizmalara yapı sağlamak ve molekülleri bir yerden diğerine taşımak gibi çok çeşitli işlevleri yerine
getirir
klorofil,

birçok yeşille ilgili herhangi biri pigmentler bulunan mesosomes arasında siyanobakteriler ve kloroplast içinde yosun ve
bitkiler. Klorofil fotosentezde çok önemlidir ve bitkilerin ışıktan enerji almasını sağlar. Klorofiller, elektromanyetik
spektrumun mavi kısmında ve kırmızı kısımda ışığı en güçlü şekilde emer
alkaloidler,

Alkaloidler, en az bir nitrojen atomu içeren, doğal olarak oluşan bir bazik organik bileşikler sınıfıdır. Bu grup ayrıca nötr
ve hatta zayıf asidik özelliklere sahip bazı ilgili bileşikleri içerir. Benzer yapıya sahip bazı sentetik bileşikler,
alkaloidler olarak da adlandırılabilir. Karbon, hidrojen ve nitrojene ek olarak, alkaloitler ayrıca oksijen, kükürt ve
daha nadiren klor, brom ve fosfor
Fosfolipidler (PL),

molekülü bir fosfat grubu içeren hidrofilik bir "kafaya" ve bir alkol kalıntısı ile birleşen yağ asitlerinden türetilmiş iki
hidrofobik "kuyruğa" sahip olan bir lipit sınıfıdır . Fosfat grubu, kolin , etanolamin veya serin gibi basit organik moleküller
ile modifiye edilebilir. Fosfolipidler, tüm hücre zarlarının önemli bir bileşenidir
fosfatidler ve diğer organik bileşiklerin bir parçasıdır.
Bu, tüm bitkiler için en önemli besindir.
Amino asitler,

Kimyada bir aminoasit hem amin hem de karboksil fonksiyonel gruplar içeren bir moleküldür. Aminoasitlerin peptit bağlarıyla uç uca
eklenmesiyle oluşturdukları kısa polimer zincirler "peptid", uzun polimer zincirler ise "polipeptid" veya "protein" olarak
adlandırılırlar.
amidler, proteinler, nükleik asitler, nükleotidler ve koenzimler, heksosaminler, vb.
Biberde azot noksanlığı yaprakların küçük kalmasına, açık yeşil ve sarımsı renk almalarına, ileri aşamada kahverengine dönerek solmasına sebep olur.
Bitki sert ve dik bir görünümdedir. Gövde ince, sert ve lifsi bir yapıdadır.
Çiçekler ekseriya olgunlaşmadan dökülürler.
Meyveler normalden küçük olurlar ve kızarmadan önce uzun bir sure açık yeşil renkli kalırlar.
Biber yetiştiriciliğinde bor noksanlığı Biberde bor noksanlığında küçük genç yapraklar kalınlaşmış ve kırılabilir
yapıda oluşurlar, kahverengi nekrotik lekeler vardır.

Yaşlı yapraklar sari renkli olup, kenarlarda renk kahveye dönüktür.
Gövde zayıf bir yapıya sahiptir.
Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür, gövdede morumsu renk oluşur.
Meyve sayısı az ve içlerinde kararma görülür.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MAGNEZYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Magnezyum
klorofilin

birçok yeşille ilgili herhangi biri pigmentler bulunan mesosomes arasında siyanobakteriler ve kloroplast içinde yosun ve
bitkiler. Klorofil fotosentezde çok önemlidir ve bitkilerin ışıktan enerji almasını sağlar. Klorofiller, elektromanyetik
spektrumun mavi kısmında ve kırmızı kısımda ışığı en güçlü şekilde emer
bir parçasıdır, bir dizi
enzimin

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
çalışmasını aktive eder, fosfor değişimine katılır.
Birçok bitkide magnezyum noksanlığı,
akut
Çok çabuk ilerleyen ya da ilerlemiş, iveğen (hastalık)
yaprakta besin noksanlığı ile birlikte damarlar arasında yaprak kenarının
klorozuna

yaprakların sararması; genellikle interveinal; bazı türlerde genç yapraklar en çok etkilenenlerdir, ancak diğerlerinde hem eski
hem de yeni yapraklar klorotiktir. Normal bir bitkinin (sağda) yanında şiddetli klorozu olan bir mısır bitkisi (solda)
yol açar.
Magnezyum açlığı genellikle
fizyolojik
Bitki fizyolojisi, bitkilerin işleyişiyle ilgilenen bir botanik alt disiplinidir . Yakından ilgili alanlar arasında bitki
morfolojisi , bitki ekolojisi , fitokimya , hücre biyolojisi , genetik , biyofizik ve moleküler biyoloji bulunmaktadır.
Temel süreçler bitki fizyolojisi dahil fotosentez, solunum, bitki beslenme, tropizmler, nastik hareketler, Fotoperiyodizm,
fotomorfojenez, sirkadiyen ritimler, Tohum çimlenme, dormansi ve stoma fonksiyonu ve terleme.
Suyun kökler tarafından emilmesi, yapraklarda besin üretimi ve sürgünlerin ışığa doğru büyümesi bitki
fizyolojisine örnektir
olarak
asidik mineral gübreler
pH sı nötrden düşük gübreler, 7.0 daha düşük
kullanıldığında gözlenir, çünkü eylemleri altında özellikle hafif kumlu topraklarda magnezyumun süzülmesi artar.
Magnezyum, Mg + 2 olarak emilen bir başka ikincil makro besin maddesidir.
Biberde magnezyum noksanlığında yaşlı yapraklarda damar aralarında, kenarlardan başlayıp içe doğru ilerleyen sararma şeklinde kloroz görülür.
Sonunda bütün yaprak sarıya döner. Kahverengi keler oluşur.

Yapraklar gövdeye doğru sarkar ve ölür.
Magnezyum klorofilin bir parçasıdır, bir dizi enzimin çalışmasını aktive eder, fosfor değişimine katılır.
Birçok bitkide magnezyum noksanlığı, akut yaprak noksanlığı ile birlikte damarlar arasında yaprak bıçağının klorozuna yol açar.
Magnezyum açlığı genellikle fizyolojik olarak asidik mineral gübreler kullanıldığında gözlenir, çünkü eylemleri altında özellikle hafif kumlu topraklarda magnezyumun süzülmesi artar.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MANGAN NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Mangan fotosentez ve diğer fizyolojik süreçlerde yer alır, birçok
ribozom

Hücrede protein sentezinin gerçekleşmesinde görevlidir. Hücre zarına ve endoplazmik retikuluma yapışık halde bulunan
yapılardır. Üç çeşit ribozom vardır. Ribozomal RNA, mesajcı RNA ve taşıyıcı RNA olarak gruplandırmak mümkündür.
ve kloroplastın yanı sıra
enzimlerin

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
bir parçasıdır.
Mangan, bitki kökleri tarafından Mn + 2 formunda emilen redoks mikrobesinlerinden biridir.
Bazı dehidrojenazlar, dekarboksilazlar, kinazlar, oksidazlar, peroksidazların aktivitesi için ve spesifik olarak diğer iki
değerlikli, katyonla aktive edilen enzimler tarafından gereklidir ve O2'nin fotosentetik evrimi için gereklidir.
Amino asit

Kimyada bir aminoasit hem amin hem de karboksil fonksiyonel gruplar içeren bir moleküldür. Aminoasitlerin peptit bağlarıyla uç uca
eklenmesiyle oluşturdukları kısa polimer zincirler "peptid", uzun polimer zincirler ise "polipeptid" veya "protein" olarak
adlandırılırlar.
ve proteinlerin üretimine dahil olmanın yanı sıra, mangan, fotosentez, klorofil oluşumu ve nitrat azaltımında eşit
derecede güçlü bir role sahiptir ve gübrenin ikincil etkilerinden ortaya çıkan askorbik asit sentezi için vazgeçilmezdir.
Biber mangan noksanlığına oldukça duyarlı bir bitkidir.
Noksanlık kendini yapraklarda ince damarlar arasında renk açılması şeklinde belli eder.
En ince damarlar dahil, yeşil damarlar arasında, damarlarla çevrelenmiş açık renkli adacıklar halinde bir görüntü oluşur.
Oldukça tipiktir. Daha sonra hücrelerin ölmesi neticesinde yaz lekeler kahverengine döner.

Yaprak saplan ve gövde üzerinde de kahve ve siyah kahve renkli nekrotik lekeler oluşur.
Noksanlık sürerse büyüme noktaları ölür.
Noksanlık şiddetli ise çiçek ve meyve azalır.
Meyvede şeker ve C vitamini kapsamı düşük olur.
Biber bitkisi derin köklü bir bitki olduğu için, toprağın derin sürülerek dikkatle hazırlanması gerekir.
Tarla tabanının 50 cm altında pulluk tabanı denilen geçirgen olmayan bir tabaka varsa bu tabaka sonbahar başlarında
özel pulluklarla kırılmalıdır.
Sonbaharda dekara 3-4 ton iyi yanmış ahır gübresi atılarak derince sürülmesi gerekir.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KALSİYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka ""Bitki Besleme Uzmanlarından"" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Kalsiyum Ca2 + olarak bitki kökleri tarafından emilen ikincil besinlerden biridir. Kalsiyum, Ca-pektat olarak hücre duvarlarının
orta tabakasının bir bileşenidir.
ATP ve fosfolipitlerin hidrolizine katılan bazı
enzimler,

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
tarafından bir
kofaktör

kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein
olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur. Kofaktörler, biyokimyasal dönüşümlere yardımcı olan "yardımcı moleküller"
olarak düşünülebilir. Kofaktörler tipik olarak, işlevlerini enzimlere bağlı kalarak yerine getirmeleri açısından
ligandlardan farklılık gösterir.
olarak gereklidir.
Kök gelişimi ve işleyişi için önemli bir unsurdur; hücre duvarlarının bir bileşeni; ve
kromozom

Kromozom, bir organizmanın genetik materyalinin bir kısmını veya tamamını içeren uzun bir DNA molekülüdür. Ökaryotik
kromozomların çoğu, şaperon proteinlerinin yardımıyla DNA molekülüne bağlanan ve bütünlüğünü korumak için yoğunlaştıran
histon adı verilen paketleme proteinlerini içerir. Bu kromozomlar, transkripsiyonel düzenlemede önemli bir rol oynayan
karmaşık bir üç boyutlu yapı sergiler
esnekliği ve hücre bölünmesi için gereklidir.
Kalsiyum noksanlığı, yaprak klorozunun gerçekten azot
metabolizmasındaki

canlıda yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen tüm kimyasal tepkimelerdir. Her organizma; büyüme, gelişme, ısı, hareket,
üreme gibi yaşamsal etkinlikleri sürdürebilmek için dış çevreden bazı maddeler ve enerji almak zorundadır. Bu maddeler ve
enerji, yaşamsal etkinliklerin sürdürülebilmesi için gereken organik moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacaktır.
Dış çevreden alınan organik ya da inorganik moleküller, ya önce parçalanarak, yıkıma uğratılarak ya da yıkıma gerek
kalmadan gerekli moleküllerin sentezlenmesinde kullanılır.
değişiklikleri içeren daha geniş bir etkileşimi yansıttığı özel bir durum gibi görünmektedir.
Piruvat kinazın azaltılmış aktivitesi, kalsiyum noksanlığının bir göstergesi olarak kabul edilir.
Narenciye yetiştiriciliğinde kalsiyum noksanlık Belirtileri:
kalsiyum noksanlığı esas olarak, özellikle kış aylarında, yaprak kenarları boyunca ve ana damarlar arasında
klorofilin

birçok yeşille ilgili herhangi biri pigmentler bulunan mesosomes arasında siyanobakteriler ve kloroplast içinde yosun ve
bitkiler. Klorofil fotosentezde çok önemlidir ve bitkilerin ışıktan enerji almasını sağlar. Klorofiller, elektromanyetik
spektrumun mavi kısmında ve kırmızı kısımda ışığı en güçlü şekilde emer
solması ile karakterizedir.
Toprakta genellikle bitki ihtiyacını karşılamaya yetecek düzeyde kalsiyum bulunur.
Özellikle kurak ve yarı kurak bölge topraklarında yıkanma olmadığı için, fazla doygunluk oranı yüksektir.
Toprakta bulunan bazik elementler içinde kalsiyum başta gelmektedir.

Kireçli ana materyal üzerinde oluşmuş kurak bölge topraklarında kalsiyum diğer bazı besin elementlerinin, özellikle mikro
elementlerin alınmasında antagonisık etki yaratacak kadar fazla bulunabilmektedir.
Türkiye topraklan da bu özellikler taşıdığından, topraktan kalsiyumlu gübreleme yapılmasına pek gerek duyulmamaktadır.
Ancak asit karakter taşıyan yerlerde kireçleme amacıyla kalsiyumlu bileşiklerin kullanılması söz konusu olmaktadır.
Bununla birlikte bazı faktörlerin etkisiyle bitkilerde kalsiyum noksanlıkları görülmektedir.
Bitkilerin meyve ve depo organlarına kalsiyum akışında ortaya çıkan azalmalar kalsiyum noksanlığına bağlı problemler yaratır.
Topraklarda genellikle ihtiyacı karşılayacak düzeyde kalsiyum bulunur.
Özellikle kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde yıkanma olmadığından Ca oranı oldukça fazladır.
Hatta bazı yerlerde diğer bazı mikro elementlerin alımını engelleyecek kadar fazla olabilmektedir.
Bu sebeple ülkemizde topraktan Ca ilavesine pek ihtiyaç duyulmaz.
Ancak yağışlı bölgelerde yıkanmanın çok fazla olduğu yerlerde topraktan Ca gübrelemesi gerekebilir.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAKIR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Bitkilerin bakır ihtiyacı oldukça düşük düzeydedir.
Birçok bitkinin bakır kapsamı kuru maddede 2 - 20 ppm arasındadır.
Bitkilerde bakır noksanlığı pratikte fazla rastlanan Ar durum değildir.
Organik madde miktarı çok yüksek olan topraklarda veya pit topraklarda bakır noksanlığı görülebilmektedir.
Bunun nedeni organik maddenin bakırı çok kuvvetli bağlamasıdır.
Bakır noksanlığının sık görülmeyişinin nedeni, bitkilerin düşük olan ihtiyacını karşılayacak kadar toprakta bakır bulunması,
bitkilere verilen birçok zirai mücadele ilacının önemli miktarda bakır içermesi, kullanılan gübrelerin safsızlık olarak bir
miktar bakır içermeleri ve hayvan gübrelerinin bakır içermesidir.
Topraksız yetiştiricilikte, yetiştirme ortamına yeterli miktarda bakır verilmediği takdirde bakır noksanlığı görülecek ve
bitki normal gelişmeyecektir.
Genel bir ortalama olarak yapraklarda 5 ppm bakır yeterli olmaktadır.
BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MOLİBDEN NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Bitkiler için gerekli besin elementleri arasında toprakta en düşük miktarda bulunan molibdendir.
Normal bir tarım toprağının alınabilir molibden kapsamı çok kaba bir ortalama olarak 0.2 ppm kadardır.
Bununla birlikte bitkilerin molibden gereksinimleri çok düşük olduğundan, çoğu toprakta bulunan molibden miktarı bitkilerin
gereksinimini karşılamaya yeterli olmaktadır.
Bu nedenle bitkilerde molibden noksanlığı sık görülen bir durum değildir.
Ancak asit topraklar (pH 5.5'den küçük) üzerinde yetiştirilen bitkilerde kimi hallerde molibden noksanlığı görülmektedir.
Bitkide 0.1 ppm Mo bulunması bitki için yeterli olmaktadır.
Marul, ıspanak, Biber, pancar ve turunç türleri de molibdene karşı duyarlılıkları yüksek bilinirler.
Baklagil bitkilerinin kökler simbiyotik yaşayan Rhizobium bakterilerinin molibden gereksinimlerinin yüksek oil nedeniyle
baklagil bitkileri için de molibdenin önemi yüksektir.
İklim ve Toprak İsteği
Biber ılık ve sıcak iklim sebzesidir. Biberin en uygun sıcaklık isteği 2O-30 C dir. Bitkiler 5 C ye kadar hayati işlevlerini devam
ettirirler. Yalnız 8 C den sonra çiçek tomurcuklarının oluşumu durur. Bitkiler O C ve bazen 2 C ye kadar olan çok kısa süreli
soğuklan nadiren donmadan atlatırlar. Çünkü sıcaklık eksi 2-3 C'ye düştüğü zaman tamamen zararlanır. Soğuğun, uzun süre devam etmesi
halinde O C'nin altındaki sıcaklıklarda ölüm meydana gelir. 35 C’nin üstündeki sıcaklıklarda bitki gelişmesi ve büyümesi çok
yavaşlar. 45 C'nin üzerindeki sıcaklıklarda büyüme tümüyle durur. Yüksek sıcaklıklarda meyvelerde acılaşma da başlar. Sıcaklık ile
birlikte toprak rutubetini de sever. Bitkilerin iyi bir gelişme göstermesi düzenli sulamaya bağlıdır. Diğer taraftan gereğinden
fazla sulamadan da kaçınılmalıdır. Sıcaklığın biberlerde meyve bağlama ve olgunluğu üzerine de etkisi vardır. Örneğin, iri kampana
biberleri üzerinde yapılan çalışmada. bunların 15-21 C lerde yüksek oranda meyve bağladıkları ve dolayısıyla çok iyi sonuç
verdikleri görülmüştür. Bunun yanında sıcaklık 15 C nin altına düştüğü ve 32 C nin üzerine çıktığı durumlarda da sonuç iyi
olmamıştır. Diğer taraftan acı ve tatlı biberler üzerinde yapılan çalışmalarda, acı biberlerin tatlı biberlere nazaran fazla
olmamak şartlıyla yüksek sıcaklığa karşı daha toleransılı oldukları belirlenmiştir. Biberlerin gün uzunluğuna karşı nötr oldukları,
bununla birlikte, ışık şiddetinden kısmen hoşlandıkları görülür. Işık yoğunluğunun düşmesi bitkilerde bol yapraklı bir görünüm
kazandırır. Çiçek tomurcuklarının oluşumu durur. Meyve verimi azalır. Buna karşılık, ışık şiddetinin artması meyve oluşumu artırır.
Biberler ışık ve sıcaklık yanında nemden de hoşlanır. Kuru bir ortamda iyi gelişmez. Biberler hiçbir zaman susuz bırakılmamalıdır.
Toprakta devamlı % 60-70 nem bulunmalıdır. Sudan hoşlanması yanında, fazla suya karşı kökler duyarlıdır. Çabuk çürür ve hastalanır.
Suyun azalması ile meyveler küçük kalır ve irileşmez. Çoğu kez çiçek silkmeleri görülür. Aynı durum suyun düzgün verilmemesi, yani
bir bol sulamadan sonra, bitkiyi uzun süre susuz tutup tekrar bol su vermekle de ortaya çıkar. Genelde toprak istekleri fazla
değildir. Kökler narin yapıda olduklarından ağır, killi, havasız, su tutan topraklarda yetişmez. Buna karşın kumlu topraklarda,
su ve besin maddesi temin edildiğinde sonuç olumludur. Biberler tınlı-kumlu, tınlı-hafif killi, organik maddesi zengin topraklar
üzerinde en iyi gelişmeyi ve verimi verir. Toprak pH’sının 6.0-6.5 olmasını ister.
Yetiştirme Tekniği
Biber tohumları viyollere ekilir. Birçok yetiştiricinin yaptığı gibi serpme ekim yapılması önerilmez. Çünkü bakım işlerinin
kolaylığı ve fidelerin pişkin olarak yetişmesi için viyollere ekim tercih edilmelidir. Viyollere standart tohum kullanırken 3-4,
hibrit tohum kullanırken 1 adet tohum tohumun 2-3 katı derinliğe ekilir. Tohum ekim zamanı bölgelere göre değişir. Fidelerin
açıktaki yerlerine dikim zamanı göz önünde tutularak tohum ekim zamanı belirlenir. 10-15 günde tohumlar çimlenerek çıkışlar başlar.
Fideliğin gece sıcaklığının 10 C gündüz ise 20-25 C nin altına düşmemesi gerekmektedir. Viyolede tohum çıkışının iyi olması için
toprak neminin korunması gerekmektedir. Fazla nemi olduğu zaman ise tohumlarda çürümeler meydana gelmektedir. Fidelilerde yapılacak
bakım işleri; ot alma, zamanında sulama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadeledir Biber yetiştirilecek arazi belirlenen
gübrelerle gübrelenir, toprak işlemesi yapılır. Biberler düzenli sulanarak yetiştirildiklerinden ve karık usulü sulama yapıldığından
yetiştirme yerinde masuralar hazırlanır. Özellikle kök boğazı yanıklığı hastalığına karşı (Phytophtora capsici Leonian) en etkin
kültürel önlem damla sulama yapılmasıdır. Böylece hastalığın su ile yayılması önleneceğinden etkin bir mücadele edilmiş olur. Bunun
için tek veya çift sıralı yetiştirme yapılacağına göre: tek sıralı yetiştirmelerde 0.25-0.30 m genişliğinde. çift sıralı
yetiştirmede ise 0.40-0.60 m genişliğinde ve uygun uzunlukta masuralar hazırlanır. Sıra üzeri aralık ise çeşide ve bölge şartlarına
göre 0.20-0.50 m olabilir. Don tehlikesi tamamen kalktıktan ve sıcaklık 15 C civarında olduğu zaman dikime başlanır. Biber fideleri
domates ve patlıcan fideleri kadar hassas olmadıklarından topraksız olarak da dikilebilirler. Fideler kök bölgesi seviyesine kadar
toprağa dikilmelidir. Derin dikimler birçok hastalığın daha ilk dikimde bitkilere zarar vermesine neden olmaktadır.
Fidelerin köklerinin zedelenmeden çıkarılmasına özen gösterilir. Fidelerin kolay sökümünü sağladığı için sökümden önce sulanması
gerekmektedir. Viyollere tek tohum atılmış olanlarda ise viyolden fideler toprağı ile çıkarılarak dikimleri yapılır. Hastalığın
olduğu yerlerde bu dikim sistemi önerilmez. özellikle (Phytophtora capsici Leonian) biberde kök boğazı yanıklığı hastalığı görülen
yerler için bu dikim sistemi önerilmez. Toprağında hastalık bulunan bölgelerde en uygun sulama damla sulamadır. Fideler açıktaki
yerlerinde gelişmeye başladığı andan itibaren yapılacak bakım işleri başlar. Dikimden yaklaşık 20 gün sonra birinci, bundan 3-4
hafta sonra ikinci, bundan 3 hafta sonra da üçüncü çapa yapılır.
SU İSTEKLERİ
Biber suyu çok seven bir bitkidir. Optimum toprak nemi tarla kapasitesinin % 70-80 civarında, hava oransal neminin
% 60-70 civarında olması istenir.
Nemli şartlarda kök aktivitesi artar.
Nem yetersiz olduğunda büyüme yavaşlar, gövde odunlaşır, meyve
tutumu azalır, meyveler küçük kalır ve çiçek dökümleri meydana gelir.
Uzun süre su verilmezse önemli ölçüde verim kaybı olur.
Suyun düzenli
ve belirli aralıklarda verilmesi gerekmektedir. İlk çiçeklenme başladığı dönemlerde bitkiler kuraklığa oldukça duyarlıdır. Bu sebeple bu
dönemde sık aralıklarla hafif sulamalar yapılabilir.
Kökler fazla suya da çok duyarlıdır. Çabuk çürür ve hastalanır.
Saçak kök yapısı
nedeniyle biber az ve sık su ister.
Meyveye bağlama zamanı aşırı yağışlar cılız meyve bağlamaya neden olur. Meyveler antraknoz hastalığına
karşı hassaslaşır.
Sıcak havalarda, kumlu topraklarda her 2-3 günde bir, ağır topraklarda 3-7 günde bir sulama yapılmalıdır.
FİDE YETİŞTİRME
Tohumların çimlenme oranının % 100 olması istenir. Hibrit tohumlarda çimlenme oranının % 97’den az olmaması istenir. Standart biber
tohumlarında % 80’lerin altına düşmemesi istenir. Bu nedenle 1 dekara gereken fide için tohumların çimlenme oranı göz önüne alınarak belirli
oranlarda fazla ekim yapmak gerekir.
Fide yetiştiriciliği çiftçinin kendi imkanlarıyla ve günümüzde oldukça yaygınlaşan hazır fide yetiştiren kuruluşlar tarafından yapılmaktadır.
Çiftçiler kendi yetiştireceği fide için ortam olarak genellikle çiftlik gübresi, torf, kompost, toprak, kum gibi ortamlar kullanırlar.
Fide yetiştiren kuruluşlar genellikle torf, perlit, vermikulit gibi materyaller kullanırlar. Fide yetiştirme ortamı materyallerinin havalanma
ve drenaj özelliği iyi olmalı, pH=6-7 oranında olmalı, hastalık zararlı ve yabancı ot tohumlarından arı olmalıdır.
Hayvan gübresi, kum ve toprak karışımlarında 1:1:1 oranı veya 2:1:1 oranı uygulanmalıdır. Hayvan gübresi iyice yanmış ve elenmiş, kum elenmiş
dere kumu, toprak elenmiş tınlı bahçe toprağı olmalıdır.
Tohumlar önce sıcak yastıklara ve kasalara ekilir.
Tohumlar çimlenip ilk gerçek yapraklar görüldükten sonra plastik torbalara şaşırtılır.
6-7 yaprak olunca araziye şaşırtılır.
Viollere de ekim yapmaktadırlar ve tohumlar direkt olarak ekilmektedir. Viollerde yetişen fideler doğrudan araziye dikilir. Son yıllarda
çiftçilerimiz fideyi kendisi üretmek yerine hazır fide kullanımına yönelmektedirler.
Hazır fide, işçilikten tasarruf sağlar, tohum kaybı
söz konusu değildir, çiftçimiz direkt fide olarak temin eder.
Hazır fideler hızlı büyür standart boyda olurlar dikim yapıldığı zaman hepsi aynı anda çiçeklenme gösterir.
Bu nedenle verim artar, erkencilik söz konusudur.
BİBER ÇEŞİTLERİ
Türkiye’de yetiştirilen biber çeşitleri şekil ve kullanım amaçlarına göre 5 grup altında toplanır.
Dolmalık Biberler,
Sivri Biberler,
Çarliston Biberler,
Sanayiye Uygun Biberler,
Küçük Meyveli,
Acı Biberler.
FİDE DİKİMİ
Tarlada fidelerin yerlerine dikilmesi için toprağın 20-30 cm derinlikte iyice işlenmesi ve ufalanması gerekmektedir.
Sulama salma olarak yapılıyorsa suyun bitki kök boğazına değmesi istenmez. Kök boğazı hastalıkları meydana gelir.
Suyun özellikle damlama sistemleriyle verilmesi arzu edilir. Biberlerde düz alana dikimden ziyade sırta dikim yapılmalıdır.
Bunun için tarla sürüldükten sonra tahta ve masuralar yapılır. Tahtalar 80-120 cm, masuralar 40-60 cm genişlikte olur.
Tahtalara 2-4 sıra, masuralara ise tek veya çift sıra dikim yapılır. Fideler sıra arası 60-80 cm, sıra üzeri 30-50 cm olarak dikilir.
SULAMA
Sulamanın amacı, bitki gelişmesi için gerekli olan fakat doğal yollarla karşılanamayan suyu, en kolay ve randımanlı bir şekilde kök bölgesinde
depolamaktır.
Toprak neminin tarla kapasitesi altına düşmesine fırsat vermeden sulama yapılmalıdır.
Sulama salma su olarak verilecekse az az
ve sık sulama, damlama sulama ile verilecekse ölçülü olarak, kimyasal gübrelerin eriyik halinde sistem içerisinde toprağa verilmesi sağlanmalıdır.
Biberin kök sistemi zayıf olduğundan, aşırı sulamalar besin maddelerinin yıkanmasına ve Phytophtoro Capsisi (kök boğazı yanıklığı) hastalığına
neden olur. Yağmurlama sulama hem tozlanmayı olumsuz etkiler hem de hastalıklar açısından olumsuzdur.
Karık sulama yapılacaksa karık boylarının
kısa tutulması gerekmektedir.
Damlama sulama yapılacaksa her iki sıra için bir lateral boru veya her sıra için bir lateral boru kafidir. Damlatıcılar kumlu topraklarda 40-50 cm,
orta ağır topraklarda 75-90 cm.ye kadar aralıklarla olabilir.
Damlama sulama yapılmıyorsa, dikimden bir süre sonra çift sıra dikimde, dar olan sıra aralarına sulama arkları açılmalıdır.
Karık usulü sulamada
suyu masura sırtlarına, kök boğazına kadar yükseltmemek, suyu masuraların yarı yüksekliğine geldiğinde kesmek gerekmektedir.