Erik & Yetiştiriciliği
Besin noksanlıkları & noksanlığın giderilmesi
Bakımı, Hastalık , Zararlıları, Besin Noksanlığı ve Bitki Beslemesi
E

rik türlerinin iklim istekleri birbirinden farklıdır. Mevcut türler içerisinde değişik iklim koşullarına en iyi uyabilen P. cerasifera'dır.
Avrupa erikleri (P. domestica) kışı nisbeten soğuk geçen soğuk ılıman iklim meyvesidir. Japon erikleri (P. salinica) soğuk geçmeyen bölgelerde
iyi sonuç verir. Kış mevsiminde soğuklara dayanıklı olan eriklerde soğuğa olan dayanıklılık ilkbaharda havaların ısınmasıyla azalmaya başlar.
Çiçeklenme devresinde duyarlılık iyice artar. Eriklerde taç yaprağının ucu görülen kapalı tomurcukların -3.1 ile -1.1 0C ye; açmış
çiçeklerin -2.2 ile 0.6 C ye ; genç meyvelerin -1.1 ile -0.6 C ye dayandığı bilinmektedir. Kış dinlenme süresi bakımından Avrupa
erikleri +7.2 C 'nin altında 1000 saatten fazla bir soğuklama süresi isterler.
japon eriklerinde ise bu süre 600 saat kadardır.
K

endine verimli çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman eğer bahçede birkaç çeşidin yer alması isteniyorsa her çeşit bir blok halinde bahçeye
yerleştirilmelidir. Kendine kısmen verimli veya kendine kısır çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman çeşitlerin birbirini tozlayacak şekilde
dikilmesi zorunludur. Tozlayıcı oranı 1/9 oranında olmalıdır. İkiden fazla çeşitlerle kurulacaksa çeşitler 2'şer 3'er sıra halinde dizilmelidir.
En uygun tozlayıcı çeşit seçilirken çeşidin iyi özellikleri yanı sıra çiçek açma zamanlarının birbirlerini tozlayacak şekilde uygun gelmesine,
çiçek tozlarının yüksek çimlenme gücüne sahip olmasına ve karşılıklı tozlanma sonucu yüksek oranda meyve tutumu meydana getirecek çeşitlerin
seçilmesine özen gösterilmelidir. Tozlayıcı sayısı, tozlayıcı çeşidin ekonomi ve pazarlama yönünden amaca uygun bir çeşit olup olmamasına göre
ayarlanmalıdır.
NOKSANLIK OLMASINI BEKLEMEYİN
Bitki besin noksanlığı

Şeftalide
fosfor noksanlığı
görülmeden, düzenli bitki besleme yapınız. Her sene
toprak analizlerinizi

Toprak testi, tarımda gübre tavsiyelerini belirlemek için bitkilerde bulunan bitki besin konsantrasyonlarını tahmin etmek için
yapılanlardır. Test genel olarak besin içerikleri, bir bileşim ve bu gibi diğer özellikleri asitlik veya pH seviyesi ölçülür.
Toprak testi, besin Noksanlıklerini, aşırı doğurganlıktan kaynaklanan potansiyel toksisiteleri ve gerekli olmayan eser
minerallerin varlığından kaynaklanan engellemeleri gösteren toprağın doğurganlığını veya beklenen büyüme potansiyelini
belirleyebilir.
yaptırın. Teknik ekiplerimiz geldiğinde gösteriniz veya WhatsApp üzerinden gönderin.
pH analizini mutlaka yaptırın

Toprak pH sı, bir toprağın asitliğinin veya bazlığının (alkalinite) bir ölçüsüdür. pH değeri negatif olarak tanımlanır logaritma (taban 10) aktivitesinin ve hidronyum (iyon H+
veya daha doğrusu H3O+aq) bir çözümde. Toprakta, su (veya 0.01 M CaCl gibi bir tuz çözeltisi) ile karıştırılmış bir toprak bulamacında ölçülür.
2) ve normalde 3 ile 10 arasındadır, 7 nötrdür. Asitli toprakların pH'ı 7'nin altında ve alkali toprakların pH'ı 7'nin üzerindedir. Ultra asidik topraklar (pH <3.5) ve çok kuvvetli alkali topraklar (pH> 9) nadirdir.
Toprak pH sı, birçok kimyasal süreci etkilediği için toprakta ana değişken olarak kabul edilir. Farklı besin maddelerinin kimyasal
formlarını kontrol ederek ve geçirdikleri kimyasal reaksiyonları etkileyerek özellikle bitki besin maddesinin kullanılabilirliğini etkiler.
Çoğu bitki için optimum pH aralığı 5.5 ile 7.5 arasındadır.
Gerektiğinde bir fotokopisini teknik elamanlarımıza
veriniz, sisteme kayıt yapalım. Bir sene sonraki planlamalarımızı daha sağlıklı yapalım.
“ Aşağıdaki noksanlıklar görüldüğünde, aramaktan çekinmeyin, bahçenize en uygun gübrelemeyi yapmanıza yardımcı olalım.!”
NOKSANLIKLARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN, İLK YAPRAKLAR SERÇE GAGASI KADAR OLDUĞUNDAN İTİBAREN DÜZENLİ GÜBRE KULLANINIZ.
Noksanlıklar yaprakta görüldüğü anda müdahale edilirse noksanlık düzelebilir, noksanlık meyveye geçtiğinde geriye dönüş yoktur.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE DEMİR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Topraktaki
karbonatın (HCO3-)

Kimyada, bir karbonat, bir olan bir tuzu ve karbonik asit (H 2 CO 3 ), varlığı ile karakterize edilen karbonat iyonu, bir çok atomlu iyonu formül ile CO2−
3. İsim aynı zamanda karbonat grubu C (= O) (O–) 2 içeren organik bir bileşik olan bir karbonat esteri de ifade edebilir.
demirin alımını ve hareketini kısıtladığı da gösterilmiştir.
HCO3- oluşumu için yüksek seviyelerde
karbondioksit (CO2)

Karbon dioksit ( kimyasal formül CO 2 ) bir kokusu olan gaz % 53 daha yüksek bir kuru havadan daha ilgili bir yoğunluğa sahip.
Karbondioksit molekülleri, iki oksijen atomuna kovalent olarak çift bağlı bir karbon atomundan oluşur. Dünya atmosferinde iz
gazı olarak doğal olarak oluşur. Mevcut konsantrasyon hacimce yaklaşık % 0.04'tür (412 ppm) ve endüstri öncesi 280 ppm
seviyesinden yükselmiştir. Doğal kaynaklar arasında volkanlar, kaplıcalar ve gayzerler bulunur
gereklidir. Su dolu topraklarda olduğu gibi kötü havalandırma koşullarında, CO2 kök ve
mikrobiyal

Bir mikroorganizma veya bir mikrop, a, mikroskopik organizma da mevcut olabilir, tek hücreli bir biçimde ya da hücrelerin
koloni. Mikroorganizmalar, tüm tek hücreli organizmaları içerir ve bu nedenle son derece çeşitlidir. Yaşamın üç alanından
tarafından tespit Carl Woese , tüm arkelerinkinden ve Bakterilerin mikroorganizmalardır.
solunumdan birikir. Bu da yüksek HCO3 ve sınırlı demir alımına neden olur.
Karbonatlar, bazı meyve yetiştirme alanlarında yaygın olan yüksek pH'lı kireçli topraklarda da oluşur.
Bu topraklarda yetişen bahçelerde, özellikle ıslak koşullarda demir noksanlığı belirtileri görülme olasılığı yüksektir.
Toprakların pH'ını yükseltmek için uygulanan aşırı kireç de demir noksanlığına neden olabilir.
“Kireç kaynaklı demir klorozu”
Demir (Fe) noksanlığı, "kireç kaynaklı kloroz " olarak da bilinen bir bitki hastalığıdır
terimi, yüksek toprak pH koşullarında yetişen ağaçlarda semptomlar için sıklıkla kullanılır.
Erikte demir noksanlığını yönetmenin en iyi yolu sulama ve toprak pH'ını yönetmektir. Noksanlık yeni yaprak büyümesinde karakteristik klorotik sararmaya ve bazen ağarmaya neden olur.
Yaprak damarları yeşil kalır.
Klorozun şiddeti sürgünün ucundaki en genç yapraklara doğru artar.
Ciddi Noksanlıkler altında yaprak kavrulması meydana gelir.
Demir noksanlığı Sorunlar, yüksek pH'lı kireçli topraklarda, Ca ve Mg karbonat bakımından zengin veya toprakların su ile
tıkandığı yerlerde
daha yaygındır.
Erikte Demir noksanlığı halinde ortaya çıkan belirtiye kloroz yada sarılık denir.
Araz kendisini daha çok kireçli ve besin bakımından zayıf
topraklarda gösterir. Bilhassa yağışlı mevsimlerde araz şiddetlenmektedir.

Kloroz’un demir noksanlığından ileri geldiği durumlarda yaprak damarları yeşil, buna mukabil damarlar arası doku sarıdır.
Belirti genç yapraklarda başlar, yaşlı yapraklara doğru ilerler.
Böyle yaprakların kenarlarında zamanla kırmızımtırak veya kahverengi kurumalar oluşur.
Fotosentezin aksaması nedeni ile gelişme yavaşlar, verim düşer ve neticede ağaç ölebilir.
Kloroz, bitki bünyesine alınan ihtiyaç fazlası kirecin, bitki bünyesinde bulunan serbest demirin tutmasından ileri gelir.
Klorofil teşekkülünde katalizatör olarak görev yapan demir, kireç tarafından tutulduğu hallerde bu görevi yapamaz.
pH analizini mutlaka yaptırın,

Toprak pH sı, bir toprağın asitliğinin veya bazlığının (alkalinite) bir ölçüsüdür. pH değeri negatif olarak tanımlanır logaritma (taban 10) aktivitesinin ve hidronyum (iyon H+
veya daha doğrusu H3O+aq) bir çözümde. Toprakta, su (veya 0.01 M CaCl gibi bir tuz çözeltisi) ile karıştırılmış bir toprak bulamacında ölçülür.
2) ve normalde 3 ile 10 arasındadır, 7 nötrdür. Asitli toprakların pH'ı 7'nin altında ve alkali toprakların pH'ı 7'nin üzerindedir. Ultra asidik topraklar (pH <3.5) ve çok kuvvetli alkali topraklar (pH> 9) nadirdir.
Toprak pH sı, birçok kimyasal süreci etkilediği için toprakta ana değişken olarak kabul edilir. Farklı besin maddelerinin kimyasal
formlarını kontrol ederek ve geçirdikleri kimyasal reaksiyonları etkileyerek özellikle bitki besin maddesinin kullanılabilirliğini etkiler.
Çoğu bitki için optimum pH aralığı 5.5 ile 7.5 arasındadır.
pH yı düzenlemeden gübreleme yapmayın, teknik ekibimizi aramaktan çekinmeyin. pH yı düzenlemek için
Cantex root

Toprak kirecini kalsiyuma çeviren tek ürün.
Topraktan uygulanabilen mükemmel bir pH düşürücüdür.
İlaçlama suyunda ve toprakta bulunan kireci bitki tarafından alınabilir kalsiyuma çevirir.
Kireçli suların pH ‘ sını düşürür, kireci giderir.
Toprakta buluna kirecin bağlamış olduğu demir, çinko ve fosfatların bitki tarafından alınmasını sağlar.
Kireçli su ile kullanılan zirai ilaçların parçalanmasını ve bozulmasını önler.
Damlama sulama borularındaki meme tıkanıklığı açar.
kullanın.
Bakınız: Cantex root
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FOSFOR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Fosfor,
nükleik asitlerin,

bilinen tüm yaşam formları için gerekli olan biyopolimerler veya büyük biyomoleküllerdir. Terim, bir nükleik
asit, DNA ve RNA için genel adıdır. Üç bileşenden oluşan monomerler olan nükleotidlerden oluşurlar: 5 karbonlu şeker, fosfat
grubu ve azotlu baz. Eğer şeker bir bileşik olan riboz, polimer olan bir RNA (ribonükleik asit); şeker deoksiriboz olarak
ribozdan türetilmişse, polimer DNA'dır (deoksiribonükleik asit)
nükleoproteinlerin,

Nükleoproteinler herhangi biridir proteinler yapısal olarak ilişkili nükleik asitler, ya da DNA, ya da RNA. Tipik
nükleoproteinler arasında ribozomlar, nükleozomlar ve viral nükleokapsid proteinler bulunur.
fosfolipidlerin,

Fosfolipidler (PL) , molekülü bir fosfat grubu içeren hidrofilik bir "kafaya" ve bir alkol kalıntısı ile birleşen yağ
asitlerinden türetilmiş iki hidrofobik "kuyruğa" sahip olan bir lipit sınıfıdır. Fosfat grubu, kolin, etanolamin veya
serin gibi basit organik moleküller ile modifiye edilebilir. Fosfolipidler, tüm hücre zarlarının önemli bir bileşenidir
enzimlerin,

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
vitaminlerin bir parçasıdır.
Fosfor üç temel besinden biridir, ve ortofosfat formu (lH turunçgil kökleri tarafından emilir 2 PO 4- ) ya da HPO 4 2- .
Gerek
inorganik
İnorganik, organik olmayan anlamına gelir. Biyolojide su, mineral, asit, baz, tuzlar gibi canlıların yapısında bulunan ancak canlı
olmayan veya bir canlı tarafından üretilmemiş bileşiklerdir. Doğadan hazır olarak alınırlar. Su hariç inorganik maddelerin
üretimi mümkündür.
gerekse organik fosfor bileşiklerinde bulunan fosfordan bitkilerin faydalanabilmesi için bunların parçalanarak fosforun,
fosfat anyonları

Kimya, bir fosfat, bir olduğu anyonu, tuz, fonksiyonel grup ya da ester, bir türetilmiş asit. En sık aracı ortofosfat, bir
türevi, ortofosforik asit H3PO4. Fosfat ya da orto iyon [PO4]3−üç proton H'nin çıkarılmasıyla fosforik asitten elde edilir. Bir
veya iki protonun uzaklaştırılması, dihidrojen fosfat iyonunu [H2PO4] ve hidrojen fosfat iyonu [HPO4]2−iyon, sırasıyla. Bu isimler,
amonyum dihidrojen fosfat ve trisodyum fosfat gibi bu anyonların tuzları için de kullanılır.
haline dönüşmesi gerekmektedir.
Şeker fosfatları, nükleik asitler, nükleotidler, koenzimler, fosfolipitler, fitik asit vb. Bir bileşenidir.
ATP içeren reaksiyonlarda anahtar rol oynar.
Element, fotosentez, karbonhidratların sentezi ve parçalanması ve bitkinin içinde enerji transferi gibi birçok yaşam süreci
için gereklidir.
Bitkilerin tohum oluşturmak, kök geliştirmek, olgunluğu hızlandırmak ve streslere karşı koymak için fotosentezden enerji
depolamasına ve
kullanmasına yardımcı olur.
Özellikle kireçli ve pH'i yüksek topraklarla, fazla derecede asit topraklarda bitkilerin fosfordan faydalanması zordur.
pH analizini mutlaka yaptırın. pH yı düzenlemek için
Cantex root

Toprak kirecini kalsiyuma çeviren tek ürün.
Topraktan uygulanabilen mükemmel bir pH düşürücüdür.
İlaçlama suyunda ve toprakta bulunan kireci bitki tarafından alınabilir kalsiyuma çevirir.
Kireçli suların pH ‘ sını düşürür, kireci giderir.
Toprakta buluna kirecin bağlamış olduğu demir, çinko ve fosfatların bitki tarafından alınmasını sağlar.
Kireçli su ile kullanılan zirai ilaçların parçalanmasını ve bozulmasını önler.
Damlama sulama borularındaki meme tıkanıklığı açar.
kullanın.
Bakınız: Cantex root
Fosfor noksanlığı, fosfora daha çok ihtiyaç duyan genç bitkilerde yaşlı bitkilere göre daha erken fark edilir.
Ayrıca
vejetasyon

Bitki örtüsü, bitki türlerinin ve sağladıkları yer örtüsünün bir topluluğu. Belirli taksonlara, yaşam formlarına, yapıya,
mekansal boyuta veya diğer herhangi bir özel botanik veya coğrafi özelliğe özel bir atıfta bulunmadan genel bir
terimdir.
mevsiminin başlarında soğuk (ıslak) topraklarda da fosfor noksanlığı meydana gelebilmektedir.

Fosfor noksanlığında en çok çiçek, meyve, tohum gibi
generatif organlar

Bitkilerin çiçek, meyve ve tohumdan oluşan generatif organları, nesillerini devam ettirebilmeleri için en temel yapılardır.
Generatif organlar bitki gruplarının sistematik yapılarında ve teşhislerinde önemli rol oynar. Bitkilerdeki generatif organlar
genel olarak birbirine oldukça benzemektedir. Fakat bazı türlerde yapısal farklılıklar görülmektedir. Bu
farklılıklardan dolayı tozlanma, döllenme gibi meyve ve tohum oluşumunda da değişiklikler görülmektedir.
zarar görür.
Ceviz yetiştiriciliğinde fosfor noksanlığı ağacın büyümesini yavaşlatır. Erikte fosfor noksanlığında yapraklar küçük, koyu yeşil renkli, bronz veya mor lekeli olurlar.
Yaprak sapları kırmızımsı renkli olup dal ile bağlantıları dar ay yapacak şekilde dik dururlar.
Seyrek bir yaprak sistemi vardır. Yaşlı yaprakların kenarlarında koyu kahve nekrozlar oluşur.
Erken yaprak dökümü görülür.
Çiçek ve meyve sayısı azdır.
Meyveler küçük kalır ve olgunlaşmadan dökülür.
Meyveler cansız donuk renkli, sert ve sık bir dokuya sahip olup, tatsızdırlar.
Fosfor miktarı azota oranla aşırı fazla olduğu takdirde de meyve eti yine kaba dokulu olur.
Bitkide enerji transferi yapan ATP bu bileşiklerin en önemlilerindendir.
Fosfor, bitkide genetik özellikleri belirleyen DNA `nın oluşumu için de gereklidir.
Kısaca açıklanan bu nedenlerden ötürü fosfor, bitki besinleri arasında önemli bir yere sahiptir.
Fosfor, enerji molekülleri ve nükleik asitler için gerekli olduğu için tüm bitkilerde önemli bir besindir.
Elma ağaçları lüzumlu fosforu kuvvetli kökleri ile topraktan almak iktidarındadır.
Fosfor ağacın büyümesine ve mahsulün artmasına yarar.
Pek az hareket eden bir eleman olması dolayısıyla fosforlu gübreleri köklerin bulunduğu sahaya vermek hususuna dikkat edilmelidir.
Karmaşık toprak işlemi, toprağa uygulanan fosforun kullanılabilirliğini etkilemekte ve birçok toprak fosforu 'bağlayabilmekte, bitkileri
kullanılamaz hale getirmektedir.
Toprağınızın bunu yapabilme kabiliyeti, ürünler ve meralar için gereksinimleri belirlerken ölçülmelidir.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BOR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Bor noksanlığı, bitkilerde en çok görülen mikro besin noksanlığıdır. Dünya çapında en yaygın mikro besin noksanlığıdır ve
mahsul üretiminde ve mahsul kalitesinde büyük kayıplara neden olur. Bor noksanlığı bitkilerin
vejetatif

Vejetatif üreme, yüksek yapılı bitkilerin vejetatif organlarından (yaprak, kök ve gövdeleri) belli kısımlarının, ana bitkiyle
aynı genetik yapıya sahip yeni bireylerin oluşturulmasıdır.
ve üreme gelişimini etkiler, hücre genişlemesinin engellenmesine,
meristemin

Hücre bölünmesi yapabilen farklılaşmamış hücrelerden (meristematik hücreler) oluşur. Meristemdeki hücreler, bitkilerde
meydana gelen diğer tüm doku ve organlara dönüşebilir. Bu hücreler, farklılaşacakları bir zamana kadar bölünmeye devam
ederler ve daha sonra bölünme yeteneklerini yitirirler.
ölümüne ve doğurganlığın azalmasına neden olur.
Bitkiler hem suda çözünür hem de çözünmez biçimde bor içerir. Sağlam bitkilerde suda çözünebilen bor miktarı, sağlanan bor miktarı
ile dalgalanma gösterirken çözünmeyen bor ise değişmez. Bor noksanlığının görünümü, suda çözünmeyen borun azalması ile çakışmaktadır.
Çözünmeyen borun fonksiyonel form olduğu, çözünür borun ise fazlalığı temsil ettiği görülmektedir.
Bor, yüksek bitkilerin büyümesi için gereklidir. Elementin birincil işlevi bitkilerde hücre duvarına yapısal bütünlük sağlamaktır.
Diğer işlevler muhtemelen
plazma zarının

Hücre zarı (aynı zamanda plazma membranı veya sitoplazmik zar, ve tarihsel olarak anılacaktır plazmalemma) olan yarı-geçirgen
zar, bir bir hücrenin çevreleyen ve içindekileri çevreleyen sitoplazma ve çekirdek plazması. Hücre zarı, hücreyi, hücre dışı
sıvının ana bileşeni olan çevreleyen interstisyel sıvıdan ayırır
ve diğer
Metabolizma

grubu olduğu ömrü -sustaining kimyasal reaksiyonları içinde organizmaların. Metabolizmanın üç ana amacı şunlardır:
hücresel süreçleri yürütmek için gıdanın enerjiye dönüştürülmesi; gıdanın / yakıtın proteinler, lipitler, nükleik asitler ve bazı
karbonhidratlar için yapı taşlarına dönüştürülmesi; ve ortadan kaldırılması metabolik atıklar
yolların bakımını içerir.
Bor,
oksidasyon

Oksidasyon, elektron kaybı veya bir atomun, bir iyonun veya bir moleküldeki belirli atomların oksidasyon durumunda bir artıştır.
ve
fotosentez

Fotosentez için bitkilerin ve diğer organizmalar tarafından kullanılan bir süreçtir dönüştürmek ışık enerjisini içine
kimyasal enerjiye daha sonra edilebilir yayımlanan organizmaların faaliyetlerini yakıt. Bu kimyasal enerji, karbondioksit ve
sudan sentezlenen şekerler gibi karbonhidrat moleküllerinde depolanır - bu nedenle fotosentez adı, Yunan phōs,
"ışık" ve güneşten, "bir araya getirme" den gelir.
süreçlerini aktive eder.
Yeni dallar pürüzlü ve kabarıktır.
Eski dallar çatlar ve bölünür.
Bor noksanlığı Semptomlar çoğunlukla meyve veya ağaç dallarında bulunur, yetersiz malzeme şiddetli olmadığı sürece yapraklarda
çok az Noksanlık
belirtisi bulunur.
Bor noksanlığı Semptomlar çoğunlukla meyve veya ağaç dalında bulunur, yetersiz malzeme şiddetli olmadığı sürece yapraklarda çok az Noksanlık
belirtisi bulunur.
Erikte bor noksanlığı benzer zararlanmalar yaparlar.

Çiçek soğuktan zarar görmüş gibi aniden solar ve siyah kahve renk alırlar.
Fakat bu haliyle düşmeyip bir süre dalda dururlar.
Don zararları aynı görüntüyü yaratmakla beraber, don etkilenmiş çiçekler hemen dökülürler.
Şiddetli noksanlık halinde yaprak çıkışı gecikir.
Vegetatif büyüme noktaları ölür, sürgünler kısa olur, yapraklar küçük ve bozuk şekilli olurlar.
Ancak yapraklarda kloroz görülmez. Erik ve armut meyvelerinde büyük şekil bozuklukları ve iç ve dışta mantarlaşmalar görülür.
Meyveler normalden küçüktür ve bazen çatlamalar olur.
Bor noksanlığından ileri gelen dış mantarlaşmalar, kalsiyum noksanlığın dan ileri gelen acı benek hastalığı ile karıştırılmamalıdır.
Acı benek dalda ya çok geç dönemde veya daha çok hasattan sonra, depolama sırasında ortaya çıkar.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÇİNKO NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Erikte çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış, küçülmüş yapraklar ve
Yaprakların rozetlenmesidir.

çinko noksanlığı olan dikotiledonların boğum araları kısalmıştır, bu nedenle yapraklar gövde üzerinde kümelenir. Yapılan
ölçümlemelerde ise boğum araları uzunluklarının oldukça kısa olduğu görülür.
Yaprak yüzeyin de damar kenarları yeşil kalmak üzere, damar aralarında sari mozaik şeklinde lekeler oluşur.
Erikte çinko noksanlığında ağaçlarda
cüce yaprak
(küçük yaprak) - genellikle kloroz, nekrotik lekeler veya bronzlaşma gösteren küçük yapraklar
ve
bozuk yapraklar
yapraklar genellikle daha dardır veya dalgalı kenar boşlukları vardır
oluşur
Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder.
Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur.
Yapraklarda
kloroz,

yaprakların sararması; genellikle interveinal; bazı türlerde genç yapraklar en çok etkilenenlerdir, ancak diğerlerinde hem eski
hem de yeni yapraklar klorotiktir. Normal bir bitkinin (sağda) yanında şiddetli klorozu olan bir mısır bitkisi (solda)
nekrotik lekeler

Kloroz bölgelerinde yaprak dokusunun ölümü. Pektin sentezlenemez ve bu nedenle hücre duvarları bağlanamaz ve dolayısıyla
meristemlerin bir engeli. Bu, gövde ve kök uçlarında ve yaprak kenarlarında nekroza yol açacaktır.
görülür ve
yapraklar bronzlaşır

klorotik alanlar bronz rengine dönüşebilir
Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Bitkiler bodurlaşır

Çinko noksanlığınin tipik bir semptomu, genellikle "küçük yaprak" olarak bilinen yaprakların bodur
büyümesidir ve büyüme hormonu oksinin oksidatif bozunmasından kaynaklanır. Küçük bitkiler, azalan büyüme veya azalan düğümler
arası uzamanın bir sonucu olarak ortaya çıkabilir
küçülür
Narenciye ağaçlarında noksanlığı en çok görülen bitki besin maddesi çinkodur.
Özellikle fosfor fazlalığı nedeniyle ortaya çıkan çinko noksanlığı, narenciyelerde çok yaygındır.
Yapraklarda
25 ppm in

Bilim ve mühendislik, parça başına gösterimde muhtelif küçük değerler tanımlamak için sözde birimlerinin bir dizi boyutsuz
miktarlarda, örneğin mol fraksiyonu ya da kütle oranı. Bu kesirler, miktar başına miktar ölçüleri olduğundan, ilişkili ölçü
birimleri olmayan saf sayılardır. Yaygın olarak kullanılanlar milyonda parça (ppm, 10 −6 ), milyar başına parça (ppb, 10 −9),
trilyon başına parça (ppt, 10 12) ve katrilyon başına parça ( ppq, 10 −15).
altında Zn bulunması halinde belirtiler görülür.
Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Çinko uygulaması,
alkali topraklarda

pH sı 7.5 den yüksek topraklar, çoğu bitkelere zararlı
çinko noksanlığını toprakta

düzeltmeyebilir çünkü çinko ilavesiyle bile bitki emilimi için kullanılamayabilir.
Dünyadaki tahıl mahsullerinin neredeyse yarısı çinko noksanlığı olan topraklarda yetiştirilmektedir; sonuç olarak
insanlarda çinko noksanlığı

Çinko noksanlığı, ya vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz çinko ya da normal aralığın altında bir serum çinko seviyesi
olarak tanımlanır. Bununla birlikte, serum konsantrasyonunda bir azalma yalnızca uzun süreli veya şiddetli tükenmeden sonra
tespit edilebildiğinden, serum çinkosu, çinko durumu için güvenilir bir biyobelirteç değildir. Yaygın semptomlar, artan ishal
oranlarını içerir. Çinko noksanlığı cildi ve gastrointestinal sistemi etkiler; beyin ve merkezi sinir sistemi, bağışıklık,
iskelet ve üreme sistemlerini etkiler.
yaygın bir sorundur.
Erikte çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış, küçülmüş yapraklar ve rozet oluşumudur.
Bu ölçümün nedeni ise boğum araları uzunlukları oldukça kısalmış olmasıdır.
Yaprak kenarları bazen dalgalı bir hal alırlar.
Yaprak yüzeyin de damar kenarları yeşil kalmak üzere, damar aralarında sari mozaik şeklinde lekeler oluşur.
Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder.
Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur. Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur.
Taş çekirdekli meyvelerin meyve etlerinde kararmalar görülür.
Erik ağaçları çeşitlerine göre çinko noksanlığını duyarlık bakımından aralarında büyük farklılıklar gösterirler.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE POTASYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Kırk veya daha fazla enzim için kofaktör olarak potasyum (K) gereklidir.
Şeker ve nişasta oluşumu, proteinlerin sentezi, normal hücre bölünmesi ve büyümesi, organik asitlerin nötralizasyonu,
stoma açıklığını kontrol ederek ve şeker kullanımının etkinliğini artırarak karbon dioksit arzını düzenleyen, çevresel stresin üstesinden gelen
birçok fizyolojik fonksiyon için gereklidir.
Don gibi olaylarda Hücre özsuyu ozmotik potansiyelini azaltır.
Erikte potasyum noksanlığında, yaprak kenarlarında sarımsı kahve renkli nekrozlar oluşur, geriye doğru kıvrılma ve olgunlaşmadan dökülme görülür.
Meyveler normalden küçük, ince kabuklu ve asidik olurlar.
Erikte potasyum noksanlığı çeken ağaçlarda
turgor basıncı

ya da turgor, bitki sulanmasıyla hücrelerin içine su alarak, şişmesi ve hücrenin çeperine basınç yapması
olayına denir. Bir bitki hücresi suya konduğu zaman içine bir miktar su alır ve şişer. Hücre özsuyunun yüksek ozmotik
yoğunluğundan dolayı dış ortamdaki su, hücre içine doğru hareket eder ve içeri giren su molekülleri hücre zarını dışarı
yani hücre çeperine doğru bir basınçla iter. Bu basınca "Turgor basıncı" (T.B) ya da "Hidrosostatik basınç" denir. Turgor
basıncı, suyun içeri girmesiyle hücre çeperine yapılan basınçtır.
düşer ve su stresi olunca bitkiler gevşek dokulu bir hal alırlar.
Kuraklığa ve dona karşı dayanıklılık zayıflar.
Aynı şekilde hastalık etmenlerine ve tuzlu toprak koşullarına karşı bitkiler çok daha duyarlı olurlar.
Bitki dokularında ve hücre organellerinde anormal gelişmeler görülür.
Bitkide
ksilem ve floem

Ksilem, Odun boruları olarak da bilinir, bitkilerde inorganik maddelerin taşınmasını sağlayan yapı. Cansız hücrelerden oluşurlar.
Bölünür doku hücreleri üst üste gelerek zamanla çekirdek ve sitoplazmalarını kaybeder.
dokuların oluşumu geriler. Dokularda ligninleşme azalır. Bunun sonucu olarak potasyum noksanlığında gövde

zayıflar.
Toprakta potasyum,
potasyumlu feldispatlar

feldspat grubundaki ve potasyum içeren bir dizi minerali ifade eder
(
ortaklaz

(sonlu üyeyi formül K , Al Si 3 O 8), önemli bir tectosilicate mineral biçimleri olduğunu volkanik kaya
ve
mikrolin

kimyasal olarak ortoklaz ile aynı, ancak farklı bir kristal yapıya sahip
) ile mikalar
(
muskovit

Muskovit (aynı zamanda yaygın mika, izinglass veya potas mika olarak da bilinir), K Al 2 (Al Si 3 O 10) (F, O H) 2 veya
(KF) formülüne sahip alüminyum ve potasyumun hidratlanmış bir filosilikat mineralidir. 2 (Al 2 O 3) 3 (SiO 2) 6 (H 2 O).
Çoğunlukla oldukça elastik olan oldukça ince tabakalar (tabakalar) veren oldukça mükemmel bir bazal bölünmeye sahiptir
ve
biyotit)

Biyotit, mika grubu içinde yaklaşık kimyasal formül K (Mg, Fe) ile ortak bir filosilikat mineral grubudur.
3AlSi 3Ö 10(F, OH) İkinci öncelikle demir - uç - üye anit ve magnezyum-son üye flogopit arasında katı çözelti serisidir;
daha aluminous son üyeler dahil siderophyllite ve Eastonit
gibi potasyumlu mineralleri içeren kayaların dağılıp parçalanmaları sonucu oluşur.
Yaşlı yaprakların ucunda kirli kahverengi
nekrotik lekeler

kloroz bölgelerinde yaprak dokusunun ölümü
şeklinde görülmektedir.
Erik ve koyu kahverengi yaprak klorozu ve potasyum noksanlığı kuru bölgelerinin kenarlarında ortaya çıkacaktır.
Bunun aksine, yapraklar ağaç üzerinde çok uzun süre bu durumda kalabilir.
Meyveleri küçük ve soluk, kalın tenli olur. Şeker miktarı küçük ve ekşi bir tat olacaktır.
Tencerede bir erik ağacının olmaması ilk önce yaprakları sararmaya başlar, daha sonra yapraklar tamamen kuru kahverengi ölüdür.
Kurak yılda potas noksanlığı daha zararlı olacaktır.
Potasyum ağacı fotosentezi, nişasta ve şeker yapmanın etkisi olan bir elementtir.
Çiçekler, gözlerin oluşumunda rol oynadığı için
potasyum periyodikliğini önler.
Erikte potasyum noksanlığında yaprakların kenarlarında esmer ve kahve renkli kloroz oluşur ve bu bölgeler kurur.
Buna karşılık yapraklar
bu haliyle ağaç üzerinde çok uzun süre kalabilirler.
Meyveler küçük ve soluk, kalın kabuklu olurlar.
Seker miktarı az ve tadı ekşi olur.
Erik ağaçlarında potas noksanlığınde evvela yapraklarda sararma başlar, sonra kahverengi olan yapraklar tamamıyla kuruyup ölür.
Kurak senelerde
potas noksanlığı daha fazla zararlı olur.
Potasyum ağaçların fotosentez, nişasta ve şeker yapmasında tesiri olan bir elemandır.
Çiçek gözlerinin teşekkülünde rol oynadığı için dolayısıyla potasyum periyodisiteyi önler.
Semptomlar yaşlı bölgeye marjinal kloroz ile başlar
ve iç bölgeye doğru yayılır.
Yaprak damarları ve bunlar boyunca bir dikiş yeşil kalır.
Devam eden Noksanlıkle, yaprak kenar boşlukları koyu
kahverengi, kesinlikle sınırlandırılmış kavrulma gösterir.
Ürününü, meyve toplanmadan komisyonculara satan çiftçilerimiz: meyveyi büyütmek için SON POTASYUM uygulamasını komisyoncu yapsın
istiyorsunuz. Fakat komisyoncu maliyetten kaçmak için potasyum uygulamasını yapmıyor. Toprak ve ağaçlar sizin, potasyum
uygulanmadığı için gelecek sezonlardaki ağaç ve meyve sağlığını riske atıyorsunuz.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE AZOT NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Azot,
proteinlerin,

Proteinler, bir veya daha fazla uzun amino asit kalıntısı zincirinden oluşan büyük biyomoleküller veya makromoleküllerdir.
Proteinler, organizmalar içinde, metabolik reaksiyonları katalize etmek, DNA replikasyonu, uyarıcılara yanıt vermek,
hücrelere ve organizmalara yapı sağlamak ve molekülleri bir yerden diğerine taşımak gibi çok çeşitli işlevleri yerine
getirir
klorofil,

birçok yeşille ilgili herhangi biri pigmentler bulunan mesosomes arasında siyanobakteriler ve kloroplast içinde yosun ve
bitkiler. Klorofil fotosentezde çok önemlidir ve bitkilerin ışıktan enerji almasını sağlar. Klorofiller, elektromanyetik
spektrumun mavi kısmında ve kırmızı kısımda ışığı en güçlü şekilde emer
alkaloidler,

Alkaloidler, en az bir nitrojen atomu içeren, doğal olarak oluşan bir bazik organik bileşikler sınıfıdır. Bu grup ayrıca nötr
ve hatta zayıf asidik özelliklere sahip bazı ilgili bileşikleri içerir. Benzer yapıya sahip bazı sentetik bileşikler,
alkaloidler olarak da adlandırılabilir. Karbon, hidrojen ve nitrojene ek olarak, alkaloitler ayrıca oksijen, kükürt ve
daha nadiren klor, brom ve fosfor
Fosfolipidler (PL),

molekülü bir fosfat grubu içeren hidrofilik bir "kafaya" ve bir alkol kalıntısı ile birleşen yağ asitlerinden türetilmiş iki
hidrofobik "kuyruğa" sahip olan bir lipit sınıfıdır . Fosfat grubu, kolin , etanolamin veya serin gibi basit organik moleküller
ile modifiye edilebilir. Fosfolipidler, tüm hücre zarlarının önemli bir bileşenidir
fosfatidler ve diğer organik bileşiklerin bir parçasıdır. Bu, tüm bitkiler için en önemli besindir.
Amino asitler,

Kimyada bir aminoasit hem amin hem de karboksil fonksiyonel gruplar içeren bir moleküldür. Aminoasitlerin peptit bağlarıyla uç uca
eklenmesiyle oluşturdukları kısa polimer zincirler "peptid", uzun polimer zincirler ise "polipeptid" veya "protein" olarak
adlandırılırlar.
amidler, proteinler, nükleik asitler, nükleotidler ve koenzimler, heksosaminler, vb.
Erikte azot noksanlığında, yapraklar küçük, dar, açık yeşil renkli olur.
Yaşlı yapraklar sarımsı portakal renkli veya kırmızımsı mor renkli olabilir ve erken dökülürler.
Yaprak sapları dal ile dar açı oluşturacak şekilde bir görünümdedir, ince ve kısadır ve eğer noksanlık çok şiddetli ise sapları öldüğü görülür.
Sürgün gelişimi zayıftır.
Tomurcuk ve çiçek sayısı az, çiçeklerin döllenme suresi kısadır.
Meyveler olgunlaşmadan renklenirler.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MAGNEZYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Magnezyum
klorofilin

birçok yeşille ilgili herhangi biri pigmentler bulunan mesosomes arasında siyanobakteriler ve kloroplast içinde yosun ve
bitkiler. Klorofil fotosentezde çok önemlidir ve bitkilerin ışıktan enerji almasını sağlar. Klorofiller, elektromanyetik
spektrumun mavi kısmında ve kırmızı kısımda ışığı en güçlü şekilde emer
bir parçasıdır, bir dizi
enzimin

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
çalışmasını aktive eder, fosfor değişimine katılır.
Birçok bitkide magnezyum noksanlığı,
akut
Çok çabuk ilerleyen ya da ilerlemiş, iveğen (hastalık)
yaprakta besin noksanlığı ile birlikte damarlar arasında yaprak kenarının
klorozuna

yaprakların sararması; genellikle interveinal; bazı türlerde genç yapraklar en çok etkilenenlerdir, ancak diğerlerinde hem eski
hem de yeni yapraklar klorotiktir. Normal bir bitkinin (sağda) yanında şiddetli klorozu olan bir mısır bitkisi (solda)
yol açar. Magnezyum açlığı genellikle
fizyolojik
Bitki fizyolojisi, bitkilerin işleyişiyle ilgilenen bir botanik alt disiplinidir . Yakından ilgili alanlar arasında bitki
morfolojisi , bitki ekolojisi , fitokimya , hücre biyolojisi , genetik , biyofizik ve moleküler biyoloji bulunmaktadır.
Temel süreçler bitki fizyolojisi dahil fotosentez, solunum, bitki beslenme, tropizmler, nastik hareketler, Fotoperiyodizm,
fotomorfojenez, sirkadiyen ritimler, Tohum çimlenme, dormansi ve stoma fonksiyonu ve terleme.
Suyun kökler tarafından emilmesi, yapraklarda besin üretimi ve sürgünlerin ışığa doğru büyümesi bitki
fizyolojisine örnektir
olarak
asidik mineral gübreler
pH sı nötrden düşük gübreler, 7.0 daha düşük
kullanıldığında gözlenir, çünkü eylemleri altında özellikle hafif kumlu topraklarda magnezyumun süzülmesi artar.
Magnezyum, Mg + 2 olarak emilen bir başka ikincil makro besin maddesidir.
Erikte magnezyum noksanlığında özellikle uzun sürgünlerin yaşlı yapraklarında, damar aralarında, gayri muntazam şekilli, açık yeşil, sarı
bazen grimsi yeşil renkli lekeler oluşur.
Damar arası lekeler bazı durumlarda yaprak kenarlarına kadar genişler.
Lekeler hızla kırmızımsı kahverengi nekrozlara dönüşür.
Yapraklar daha sonra solar, kıvrılır, kurur ve erken dökülür.
Meyveler tatsız ve kokusuz olurlar.
Delicious çeşidi Erikler magnezyum noksanlığına fazla duyarlıdırlar.

İntraveinal kloroz ve parlak sararma önce yaşlı yaprak kenarlarında ve uçlarında gelişir ve ana damara geri yayılır.
Yapraklar genellikle
yeni sezonun büyümesinde karakteristik bir balıksırtı kloroz paternine sahiptir.
Semptomlar normal olarak en geç mevsimde meyve dolgusu sırasında
ortaya çıkar.
Şiddetli durumlarda, yapraklar kıvrılır, ölür ve erken düşer, dalların ucunda birkaç püsküllü yaprak bırakır.
Sebepler
Magnezyum noksanlığı Magnezyum noksanlığı, daha hafif renkli küçük yaprakların yanı sıra zayıf çiçeklenme, azaltılmış meyve
boyutu ve önemli meyve
damlasına yol açan fotosentezin azalmasına neden olur.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MANGAN NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Mangan fotosentez ve diğer fizyolojik süreçlerde yer alır, birçok
ribozom

Hücrede protein sentezinin gerçekleşmesinde görevlidir. Hücre zarına ve endoplazmik retikuluma yapışık halde bulunan
yapılardır. Üç çeşit ribozom vardır. Ribozomal RNA, mesajcı RNA ve taşıyıcı RNA olarak gruplandırmak mümkündür.
ve kloroplastın yanı sıra
enzimlerin

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
bir parçasıdır.
Mangan, bitki kökleri tarafından Mn + 2 formunda emilen redoks mikrobesinlerinden biridir.
Bazı dehidrojenazlar, dekarboksilazlar, kinazlar, oksidazlar, peroksidazların aktivitesi için ve spesifik olarak diğer iki
değerlikli, katyonla aktive edilen enzimler tarafından gereklidir ve O2'nin fotosentetik evrimi için gereklidir.
Amino asit

Kimyada bir aminoasit hem amin hem de karboksil fonksiyonel gruplar içeren bir moleküldür. Aminoasitlerin peptit bağlarıyla uç uca
eklenmesiyle oluşturdukları kısa polimer zincirler "peptid", uzun polimer zincirler ise "polipeptid" veya "protein" olarak
adlandırılırlar.
ve proteinlerin üretimine dahil olmanın yanı sıra, mangan, fotosentez, klorofil oluşumu ve nitrat azaltımında eşit
derecede güçlü bir role sahiptir ve gübrenin ikincil etkilerinden ortaya çıkan askorbik asit sentezi için vazgeçilmezdir.
Erik yetiştiriciliğinde mangan noksanlığı simptomları birbirlerine benzerlik gösterir.
Hafif ve orta derecede noksanlık halinde, genç yapraklarda, damar aralarında hafif renk açılması ortaya çıkar.
Bu renk açılması oldukça hafif olup, ancak, yaprak ışığa tutulduğunda görülebilir derecededir.
Noksanlığının daha şiddetli olması halinde renk açılması artar ve yaprak ağ görüntüsü alır.
Daha sonraki aşamada, için yaprak yüzeyini beyazımsı sarı renkli noktalar kaplar.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KALSİYUM NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka ""Bitki Besleme Uzmanlarından"" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.
Kalsiyum Ca2 + olarak bitki kökleri tarafından emilen ikincil besinlerden biridir. Kalsiyum, Ca-pektat olarak hücre duvarlarının
orta tabakasının bir bileşenidir.
ATP ve fosfolipitlerin hidrolizine katılan bazı
enzimler,

Enzimler, proteinler olduğu gibi hareket biyolojik katalizörler (biyokatalistler). Katalizörler kimyasal reaksiyonları
hızlandırır. Enzimlerin üzerinde etki edebileceği moleküller substratlar olarak adlandırılır ve enzim substratları ürünler
olarak bilinen farklı moleküllere dönüştürür. Hücredeki hemen hemen tüm metabolik süreçlerin, yaşamı sürdürecek kadar hızlı
hızlarda gerçekleşmesi için enzim katalizine ihtiyacı vardır.
tarafından bir
kofaktör

kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein
olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur. Kofaktörler, biyokimyasal dönüşümlere yardımcı olan "yardımcı moleküller"
olarak düşünülebilir. Kofaktörler tipik olarak, işlevlerini enzimlere bağlı kalarak yerine getirmeleri açısından
ligandlardan farklılık gösterir.
olarak gereklidir.
Kök gelişimi ve işleyişi için önemli bir unsurdur; hücre duvarlarının bir bileşeni; ve
kromozom

Kromozom, bir organizmanın genetik materyalinin bir kısmını veya tamamını içeren uzun bir DNA molekülüdür. Ökaryotik
kromozomların çoğu, şaperon proteinlerinin yardımıyla DNA molekülüne bağlanan ve bütünlüğünü korumak için yoğunlaştıran
histon adı verilen paketleme proteinlerini içerir. Bu kromozomlar, transkripsiyonel düzenlemede önemli bir rol oynayan
karmaşık bir üç boyutlu yapı sergiler
esnekliği ve hücre bölünmesi için gereklidir.
Kalsiyum noksanlığı, yaprak klorozunun gerçekten azot
metabolizmasındaki

canlıda yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen tüm kimyasal tepkimelerdir. Her organizma; büyüme, gelişme, ısı, hareket,
üreme gibi yaşamsal etkinlikleri sürdürebilmek için dış çevreden bazı maddeler ve enerji almak zorundadır. Bu maddeler ve
enerji, yaşamsal etkinliklerin sürdürülebilmesi için gereken organik moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacaktır.
Dış çevreden alınan organik ya da inorganik moleküller, ya önce parçalanarak, yıkıma uğratılarak ya da yıkıma gerek
kalmadan gerekli moleküllerin sentezlenmesinde kullanılır.
değişiklikleri içeren daha geniş bir etkileşimi yansıttığı özel bir durum gibi görünmektedir.
Piruvat kinazın azaltılmış aktivitesi, kalsiyum noksanlığının bir göstergesi olarak kabul edilir.
Narenciye yetiştiriciliğinde kalsiyum noksanlık Belirtileri:
kalsiyum noksanlığı esas olarak, özellikle kış aylarında, yaprak kenarları boyunca ve ana damarlar arasında
klorofilin

birçok yeşille ilgili herhangi biri pigmentler bulunan mesosomes arasında siyanobakteriler ve kloroplast içinde yosun ve
bitkiler. Klorofil fotosentezde çok önemlidir ve bitkilerin ışıktan enerji almasını sağlar. Klorofiller, elektromanyetik
spektrumun mavi kısmında ve kırmızı kısımda ışığı en güçlü şekilde emer
solması ile karakterizedir.
Toprak çözeltisinden kalsiyum iyonlarının alınıp yukarı taşınması kök uçları vasıtasıyla olmaktadır.
Bu nedenle yeni köklerin oluşumunu engelleyen düşük sıcaklık, yetersiz havalanma gibi faktörler kalsiyum alımını engelleyerek noksanlığa neden
olabilir.
Bu nedenle daha önce absorbe edilmiş olan kalsiyumun meyve oluşum döneminde floemde taşınarak meyveye ulaşması güçtür.
Meyve olumu devresinde
topraktan kalsiyum iyonlan alınarak ksilem yolu ile meyveye ulaşmadığı takdirde meyvelerde kalsiyum noksanlığı
zararları görülebilecektir.
Meyveler de görülen kalsiyumun noksanlığı zararlarını önlemek için ona uygun yöntem, Ca nın doğrudan meyveye yaprağa püskürtülmesidir.
Ancak bu işlem, döllenmeden sonra meyvelerin büyüme döneminde yapılmalı ve birkaç kez tekrarlanmalıdır.
Bu şekilde meyvelerde kalsiyum noksanlığına bağlı zararların ortaya çıkması önlenebilir.
BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BAKIR NOKSANLIĞI
Noksanlıkları gördüğünüzde, herhangi bir gübre alarak uygulama yapmayın. Mutlaka "Bitki Besleme Uzmanlarından" yardım alın,
onların önerdiği birbirini takip eden gübreleri kullanın.

Yaşlı yapraklar koyu yeşile döner ve damarlar arasında sarımsı yeşilden sarıya doğru ilerler.
Ciddi derecede etkilenen bitkiler kenar boyunca yaprak kavrulmasını gösterir.
Yaprakların kenarları 'dalgalı' olabilir ve düşebilir.
Bakır noksanlığı Bakteriyel kanser gibi hastalıkları düzeltmek için bakır spreylerin yaygın kullanımı nedeniyle taş meyvesinde Noksanlık nadirdir.
Bakır noksanlığının sık görülmeyişinin nedeni, bitkilerin düşük olan ihtiyacını karşılayacak kadar toprakta bakır bulunması,
bitkilere verilen birçok zirai
mücadele ilacının önemli miktarda bakır içermesi, kullanılan gübrelerin safsızlık olarak bir miktar bakır içermeleri ve hayvan gübrelerinin
bakır içermesidir.
Topraksız yetiştiricilikte, yetiştirme ortamına yeterli miktarda bakır verilmediği takdirde bakır noksanlığı görülecek ve bitki normal
gelişmeyecektir.
Genel bir ortalama olarak yapraklarda 5 ppm bakır yeterli olmaktadır.
Amaca uygun bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması halinde, 2 sıra ana çeşide 1 sıra tozlayıcı yeterlidir.
Üretim amacına uygun olmayan bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması zorunluluğu varsa 8 ana ağaca 1 tozlayıcı olacak şekilde
bahçe kurulmalıdır.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE DİKİM ŞEKLİ VE ZAMANI
Kendine verimli çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman eğer bahçede birkaç çeşidin yer alması isteniyorsa her çeşit bir blok halinde bahçeye
yerleştirilmelidir.
Kendine kısmen verimli veya kendine kısır çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman çeşitlerin birbirini tozlayacak şekilde dikilmesi
zorunludur.
Tozlayıcı oranı 1/9 oranında olmalıdır.
İkiden fazla çeşitlerle kurulacaksa çeşitler 2'şer 3'er sıra halinde dizilmelidir.
En uygun tozlayıcı çeşit seçilirken çeşidin iyi özellikleri yanı sıra çiçek açma zamanlarının birbirlerini tozlayacak
şekilde uygun gelmesine,
çiçek tozlarının yüksek
çimlenme gücüne sahip olmasına ve karşılıklı tozlanma sonucu yüksek oranda meyve tutumu meydana getirecek çeşitlerin
seçilmesine özen gösterilmelidir.
Tozlayıcı sayısı, tozlayıcı çeşidin ekonomi ve pazarlama yönünden amaca uygun bir çeşit olup olmamasına göre ayarlanmalıdır.
Amaca uygun bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması halinde, 2 sıra ana çeşide 1 sıra tozlayıcı yeterlidir.
Üretim amacına uygun olmayan bir
çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması zorunluluğu varsa 8 ana ağaca 1 tozlayıcı olacak şekilde bahçe kurulmalıdır.
Ayrıca bahçe kurulurken tek çeşit kapama bahçe yerine birden fazla çeşit kullanılması meyve miktar ve kalitesini olumlu
yönde etkilediğinden her
zaman tercih edilmelidir.
Kışı ılıman geçen ve en fazla yağışlı olmayan bölgelerde fidanlar Kasım-Aralık ayından itibaren dikilebilirler.
Dikim ilkbahar gelişme devresinin
başlamasına kadar devam edilebilir.
Kışı yağışlı veya soğuk geçen bölgelerde ise dikim ilkbahar mevsiminin başında
yapılır
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE TOPRAK İŞLEME
Yağışlı bölgelerde çayır bitkileri kullanarak bahçelerde devamlı bir örtü bitkisi bulundurulur.
Örtü bitkisi büyüyünce biçilirler. Yağışı az bölgelerde, erik bahçeleri devamlı olarak temiz tutulmaya çalışılır.
Böyle bölgelerde bahçeler sonbaharda sürülür.
İlkbaharda toprak tava gelince Şubat sonu veya mart içinde ikinci kez sürülür.
Mayıs ayında yapılan üçüncü sürümden sonra sulama kanalları açılır.
Ağaçların dipleri çapayla işlenir. Sulama nedeniyle yazın bahçeler otlanırsa sulama kanallarını bozmamak için toprağı sürmek
yerine ot biçimi
tercih edilmelidir.
Erik kökleri toprak yüzeyine yakın bir kısımda yayılmış olduğundan derin toprak işlemesinden kaçınılmalıdır.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SULAMA
Yıllık yağış miktarı 750 mm'yi geçen bölgelerde erikleri sulamadan da yetiştirilebilirler.
Yağış miktarı bu rakamın altına düşen yerlerde
sulamanın yapılması zorunludur.
Erikler saçak köklü olduklarından ve kökler yüzeysel geliştiklerinden bunların su istekleri derin köklü meyve
türlerine göre daha fazladır.
Mevcut türler arasında P. cerasifera türleri kuraklığı en fazla dayanır.
Ege bölgesinde erik bahçeleri mayıs ayının
ikinci yarısından itibaren sonbahar yağışlarına kadar geçen süre içinde 8-12 günde bir sulanır.
Sulama çeşitli şekillerde yapılır.
Sulama karık,
çanak, tava yöntemi veya karık-çanak, kombinasyonları şekillerinden birisi kullanılır.
Sulama sistemi toprağın özelliğine, su kaynağının
zenginlik durumuna göre seçilir.
Damlama sulama ve mini yağmurlama sistemleri de günümüzde uygulamaya girmiştir.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ANAÇLAR
Anaç kalem üzerine;
ağaç şekli ve büyüklüğü, çeşitli toprak ve iklim şartlarına adaptasyonu, mahsule yatma ve mahsül
kalite ve kantitesi,
çeşitli hastalık ve zararlılara dayanıklılık yönünden etki etmektedir.
Meyve yetiştiriciliğinde kullanılan anaçlar üretilme şekline göre
generatif ve vejatatif olarak iki grupta toplanır.
Erikler için anaç olarak muhtelif erik türlerinin çöğür ve klon anaçları ile şeftali,
kayısı ve badem çöğür anaçları kullanılmaktadır.
ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MEYVE SEYRELTMESİ
Japon erikleri ile bazı can eriklerinde bir çiçek tomurcuğundan 1-3 çiçek meydana geldiğinden aşırı yüklenme olmaktadır.
Seyreltme elle yada
kimyasal maddelerle yapılır. Haziran dökümünden sonra uygulanır.
Diğerlerinde ise genç meyve dökümü sona erince yapılmalıdır.
Yeşil olarak
tüketilen can erikleri de ağaçlardaki meyveler aralıklı olarak hasat edildiğinden her meyve toplama, seyreltme yerine geçer.
Eriklerde kimyasal
maddelerle seyreltme Eriklardaki kadar başarılı olamamıştır.
Kimyasal maddelerin bir kısmı DNOC'li bileşiklerdir.
Bu etkili maddeye sahip Elgetol,
ağaçlara %70-80 çiçeklenme devresinde püskürtülür.
Bundan başka bu amaçla kireç sülfür de denenmiştir.
Bu kimyasal madde %6-7 konsantrasyonunda ve % 50-60 çiçeklenme safhasında ağaçlara atılır.
HASAT
En iyi toplama olgunluğu; meyvelerin ağaçta tam iriliklerini, renklerini aldıkları, tam tatlılaştıkları ve eti gevrek olduğu zamandır. Ana ağaç
üzerinde olgunluğun bu kadar ilerlemesi yakın pazarlar için toplanacak meyvelerde söz konusudur. Uzak pazarlar için ise hasat daha erken
yapılmalıdır.
Eriklerde hasat zamanı, üst ve zemin renkteki değişime meyve eti sertliğine, suda eriyen kuru madde miktarına bakılarak veya tam çiçekten hasada
geçen süreye bakılarak tayin edilir.
Kurutmalık erik meyveleri ise ağaçlar üzerinde aşırı derecede olgunlaşıp bir miktar suyunu uçurup, buruştuktan sonra hasat edilirler. Buruşan
eriklerin bir kısmı ağaçların dibine düşer. Bunlar yerlerden toplanır.
Ağaçta kalan meyvelerde elle veya makine ile hasat edilirler.
DEPOLAMA
Erikler en uygun olarak 0 C veya -0.5 C'de saklanırlar.
Bu sıcaklık derecesinde Avrupa eriklerini 3-4 hafta, Japon eriklerini de 7-8 hafta saklamak mümkün olur.
Düşük sıcaklık derecesinde iç kararması yapan erikleri kontrollü atmosfer koşullarında 4-8 C de yukarıda belirtilen sürelerde
saklamak mümkündür.
Erikler çeşitli bir tür grubudur.
Ticari olarak önemli erik ağaçları orta büyüklüktedir, genellikle 5-6 metre yüksekliğe kadar budanır.
Ağaç orta sertliktedir. Budama olmadan, ağaçlar 10 metre arasında, yükseklik ve genişlik olarak 12 metreye ulaşabilir.
Dünyanın farklı bölgelerinde farklı aylarda çiçek açarlar; örneğin, Tayvan'da yaklaşık Ocak ayında ve İngiltere'de Nisan başında.
Meyveler genellikle orta büyüklükte, çapları 2 ila 7 santimetre arasında, küresel ila ovaldir. Meyve eti sert ve suludur.
Meyvenin kabuğu pürüzsüzdür, ete yapışan doğal mumsu bir yüzeye sahiptir. Erik bir drupe, yani etli meyvesi tek bir sert tohumu çevreliyor.
Erken ilkbaharda çiçek açtığında, bir erik ağacı çiçeklerle kaplanacak ve iyi bir yılda çiçeklerin yaklaşık% 50'si tozlaşacak ve erik haline
gelecektir.
Hava çok kuru ise, erikler belirli bir aşamayı geçmeyecek, ancak yine de küçük, yeşil tomurcuklar varken ağaçtan düşecekler ve makul olmayan bir
şekilde ıslaksa veya erikler olgunlaştıklarında hasat edilmezlerse, meyve kahverengi çürük olarak adlandırılan bir mantar durumu geliştirebilir.
Kahverengi çürük toksik değildir ve etkilenen bazı bölgeler meyveden kesilebilir, ancak çürük hemen yakalanmazsa meyve artık yenilmez.
Erik, Kasım
güvesi, söğüt güzelliği ve kısa pelerinli güve de dahil olmak üzere bazı Lepidoptera larvaları tarafından bir gıda bitkisi olarak kullanılır.
Erik meyvesinin tadı tatlıdan tart'a kadar değişir; cildin kendisi özellikle tart olabilir.
Sulu ve taze yenebilir veya reçel yapımında veya diğer
tariflerde kullanılabilir.
Erik suyu erik şarabı olarak fermente edilebilir.
Orta İngiltere'de erik jerkum olarak bilinen elma şarabı benzeri bir alkollü içecek eriklerden
yapılır.
Kurutulmuş, tuzlanmış erikler, bazen saladito veya salao olarak bilinen bir atıştırmalık olarak kullanılır.
Kurutulmuş eriklerin çeşitli lezzetleri dünya çapında Çin marketlerinde ve özel mağazalarda mevcuttur.
Standart kuru erikten çok daha kuru olma
eğilimindedirler. Krem, ginseng, baharatlı ve tuzlu yaygın çeşitleri arasındadır.
Meyan kökü genellikle bu eriklerin lezzetini yoğunlaştırmak
için kullanılır ve traş buz veya baobing için tuzlu erik içecekleri ve soslar yapmak için kullanılır.
Turşu erikleri, Asya ve uluslararası özel
mağazalarda bulunan başka bir koruma türüdür.
Kuru erik çekirdek yağı erik çukurun etli iç kısmından elde edilir.
Ticari olarak mevcut olmasa da, erik ağaçlarının ahşabı hobiler ve diğer özel ağaç işçileri tarafından müzik aletleri,
bıçak sapları, kakmalar ve
benzeri küçük projeler için kullanılır.
TÜRLER
Eriklerin birçok türü vardır ve taksonomistler sayı bakımından farklılık gösterir.
Taksonomiste bağlı olarak, 19 ila 40 erik türü vardır. Bu
çeşitlilikten sadece iki tür, hekzaploid Avrupa erik ( Prunus domestica ) ve diploid Japon erik ( Prunus salicina ve melezler)
dünya çapında
ticari öneme sahiptir.
Bu ticari olarak önemli türlerin kökeni belirsizdir, ancak ata olarak P. cerasifera ve muhtemelen P. spinosa'yı dahil etmiş olabilir. Diğer erik
türleri çeşitli Avrupa, Asya ve Amerika'da ortaya çıkmıştır.
Erikler çeşitli bir tür grubudur.
Ticari olarak önemli erik ağaçları orta büyüklüktedir, genellikle 5-6 metre yüksekliğe kadar budanır.
Ağaç
orta sertliktedir.
Budama olmadan, ağaçlar 10 metre arasında, yükseklik ve genişlik olarak 12 metreye ulaşabilir.
Dünyanın farklı bölgelerinde farklı aylarda çiçek açarlar; örneğin, Tayvan'da yaklaşık Ocak ayında ve İngiltere'de Nisan başında.
Meyveler genellikle orta büyüklükte, çapları 2 ila 7 santimetre arasında, küresel ila ovaldir.
Meyve eti sert ve suludur.
Meyvenin kabuğu
pürüzsüzdür, ete yapışan doğal mumsu bir yüzeye sahiptir.
Erik bir drupe, yani etli meyvesi tek bir sert tohumu çevreliyor.
Erken ilkbaharda çiçek açtığında, bir erik ağacı çiçeklerle kaplanacak ve iyi bir yılda çiçeklerin yaklaşık% 50'si tozlaşacak ve erik haline
gelecektir.
Hava çok kuru ise, erikler belirli bir aşamayı geçmeyecek, ancak yine de küçük, yeşil tomurcuklar varken ağaçtan düşecekler ve
makul olmayan
bir şekilde ıslaksa veya erikler olgunlaştıklarında hasat edilmezlerse, meyve kahverengi çürük olarak adlandırılan bir mantar
durumu geliştirebilir.
Kahverengi çürük toksik değildir ve etkilenen bazı bölgeler meyveden kesilebilir, ancak çürük hemen yakalanmazsa meyve artık yenilmez.
Erik, Kasım güvesi, söğüt güzelliği ve kısa pelerinli güve de dahil olmak üzere bazı Lepidoptera larvaları tarafından bir gıda bitkisi olarak
kullanılır.
Erik meyvesinin tadı tatlıdan tart'a kadar değişir; cildin kendisi özellikle tart olabilir.
Sulu ve taze yenebilir veya reçel yapımında veya diğer
tariflerde kullanılabilir.
Erik suyu erik şarabı olarak fermente edilebilir. Orta İngiltere'de erik jerkum olarak bilinen elma şarabı benzeri bir alkollü içecek eriklerden
yapılır.
Kurutulmuş, tuzlanmış erikler, bazen saladito veya salao olarak bilinen bir atıştırmalık olarak kullanılır.
Kurutulmuş eriklerin çeşitli lezzetleri dünya çapında Çin marketlerinde ve özel mağazalarda mevcuttur.
Standart kuru erikten çok daha kuru olma
eğilimindedirler. Krem, ginseng, baharatlı ve tuzlu yaygın çeşitleri arasındadır.
Meyan kökü genellikle bu eriklerin lezzetini yoğunlaştırmak için
kullanılır ve traş buz veya baobing için tuzlu erik içecekleri ve soslar yapmak için kullanılır.
Turşu erikleri, Asya ve uluslararası özel
mağazalarda bulunan başka bir koruma türüdür.
Kuru erik çekirdek yağı erik çukurun etli iç kısmından elde edilir.
Ticari olarak mevcut olmasa da, erik ağaçlarının ahşabı hobiler ve diğer özel ağaç işçileri tarafından müzik aletleri, bıçak sapları, kakmalar ve
benzeri küçük projeler için kullanılır.
Türler
Eriklerin birçok türü vardır ve taksonomistler sayı bakımından farklılık gösterir.
Taksonomiste bağlı olarak, 19 ila 40 erik türü vardır. Bu
çeşitlilikten sadece iki tür, hekzaploid Avrupa erik ( Prunus domestica ) ve diploid Japon erik ( Prunus salicina ve melezler) dünya çapında
ticari öneme sahiptir.
Bu ticari olarak önemli türlerin kökeni belirsizdir, ancak ata olarak P. cerasifera ve muhtemelen P. spinosa'yı dahil etmiş olabilir.
Diğer erik
türleri çeşitli Avrupa, Asya ve Amerika'da ortaya çıkmıştır.
ERİK İLAÇLAMA PROGRAMI
SONBAHARDA
YAPRAKLARIN ÇOĞU (3/4'Ü)
DÖKÜLDÜĞÜNDE
|
BAKTERİYEL KANSER |
Ağır hasta ağaçlar sökülüp yakılmalıdır. Ağaçlar üzerindeki kurumuş veya belirti
bulunan dallar ve gövde üzerinde bulunan kanserler sonbaharda ilaçlamadan önce
enfekteli kısmın 30-60 cm
altından kesilerek yakılmalıdır. Budamada kullanılan aletler her seferinde % 10
’luk çamaşır suyuna daldırılarak dezenfekte edilmelidir. |
YAPRAK DELEN |
Hastalık ağacın tomurcuk, yaprak, sürgün ve bazen de meyvelerinde belirti verir.
Yapraklardaki ilk lekeler, yuvarlak,
1 mm çapında ve kırmızımsı sarı renktedir. Bu lekeler koyu
kahverengileşir ve kuruyarak düşer. Böylece yapraklar, saçma ile delinmiş gibi
bir görünüm kazanır. Yaprak delen hastalığı için bu belirti tipiktir. Yapraktaki
delinme ve dökülme ile ağaç zayıf düşer. Enfekteli tomurcukların, ilkbaharda
parlak, zamklı olması ve kolayca kopmamaları, bunların sağlamlardan ayrılmasını
sağlar. |
|
GÖZLER
UYANMADAN ÖNCE
|
BAKTERİYEL KANSER |
|
KABUKLU BİTLER |
San Jose kabuklu bitinin çok yoğun(sıvama) olduğu bahçelerde, kışlık yağlar
kullanılarak yapılmalıdır. İlaçlama, ağaçların kış uykusunda olduğu dönemde ve
en geç gözler uyanmadan iki hafta öncesine kadar yapılmalıdır. |
ERİK KOŞNİLİ |
Yoğun bulaşıklık olan bahçelerde ağaçlar uyku döneminde iken kışlık yağlardan
biri ile mücadele yapılır. Ancak zorunlu olmadıkça veya iki yıl üst üste kış
mücadelesi yapılmamalıdır. |
|
ÇİÇEK
TOMURCUKLARI AÇILMADAN ÖNCE
|
YAPRAK DELEN |
Hastalıklı tomurcuk ve kanser yarası bulunan dal ve sürgünler budanarak bahçeden
uzaklaştırılmalıdır. Sulama, gübreleme, toprak işlemesi ve budama, iyi bir
havalanma ve ağacın kuvvetli gelişmesini sağlayacak şekilde uygulanmalıdır |
TOMURCUK TIRTILLARI
|
Her 10 dekar için temsili olarak seçilecek 5 ağacın değişik yönlerinden 20 'şer
(toplam 100) tomurcukta veya bukette gözlem ve sayımlar yapılarak 10-15 larva
bulunduğunda mücadeleye karar verilir. |
CEP HASTALIĞI |
Hastalığa yakalanmış meyvelerin şekli ve rengi bozulur, uzun, yassı veya
normalden çok daha büyük olurlar. İçlerinde çekirdek bulunmaz, meyve eti gevrek
yapıdadır ve renkleri bozuktur. Meyve rengi önceleri sarımsı, zamanla grimsi ve
kahverengi olur. Daha sonra esmerleşerek kurur |
|
ÇİÇEKLENME BAŞLANGICINDA
(%5-10 ÇİÇEK)
|
ÇİÇEK MONİLYASI (MUMYA) |
Hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp
yakılmalı, mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak
imha edilmelidir. |
|
TAM ÇİÇEKLENME |
BAKLA ZINNI |
Bakla zınnı erginleri, günün güneşli saatlerinde çok hareketlidir. Bu nedenle,
erginlerin az hareketli oldukları sabahın erken saatlerinde, ağaçların altına
çarşaflar serilmeli ve ağaçlar kuvvetlice silkelenerek, ergin böceklerin
çarşafın üzerine düşmesi sağlanmalı ve düşen böcekler toplanarak öldürülmelidir.
Ağaçların altına mavi renkli leğenler yerleştirilir ve bu kaplar yarıya kadar su
ile doldurulur. Ergin böcekler, mavi renge yönelerek, kapların içindeki suya
düşer. Düşen böcekler, toplanarak imha edilir. |
ÇİÇEK MONİLYASI (MUMYA) |
Hastalık bitkide çiçek, çiçek sapı, meyve ve sürgünlerinde belirti oluşturur.
Hastalığa yakalanmış çiçekler kahverengileşir, dal üzerinde kurur ve mumyalaşır.
Meyveler olgunlaşmaya yakın belirti verir. |
|
ÇİÇEKLENME
SONUNDA
|
CEP HASTALIĞI |
Ağaç üzerinde kalan ve yere dökülen hasta meyveler toplanıp yok edilmeli ve
kuruyan sürgünler budanarak yakılmalıdır. |
MEYVE TESTERELİ ARILARI |
Bahçede erken çiçek açan çeşitler üzerinde çiçek taç yaprakları dökülmeye
başladığında bir sayım yapılır. Sayımda en az 5 ağaçtan rastgele 30 'ar buket
sağlam ve zarar görmüş çiçekler sayılmalıdır. Bulaşıklık oranı % 10 'un üzerinde
ise ilaçlama yapılmalıdır. |
|
|
|
ÇİÇEKLENME
SONUNDA
|
KIRMIZI ÖRÜMCEKLER
|
Bahçeyi temsil edecek şekilde seçilen 10 ağaçtan koparılan 100 yaprakta
periyodik olarak sayım yapılmalıdır. Yapılan sayımlarda, yaprak başına 8–10
adetin üzerinde kırmızı örümcek bulunması ve doğal düşmanların etkinliğinin çok
düşük olması durumunda ilaçlama yapılmalıdır. |
YAPRAK BÜKENLER |
Ağaç başına ortalama 5 adetten fazla yumurta paketi bulunan ve erken ilkbaharda
çiçek ve yaprak buketlerinin %5’den fazlası larva ile bulaşıksa kimyasal
mücadele yapılır. |
|
HASTALIK
GÖRÜLÜNCE
|
ARMİLLARİA KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ |
Hastalık yeni başlamış ise, hasta kökleri kesilip hasta kısımlar kazındıktan
sonra bu yerlere %5’lik Bordo bulamacı veya %2’lik Göztaşı ilaçlarından biri
fırça ile sürülür, ilaç kuruduktan sonra üzeri aşı macunu veya
750 gram Ardıç katranı+250 gram Göztaşı karışımı ile kapatılmalıdır. Kökler
tamamen hasta ise, ince köklere kadar sökülerek kendi çukurunda yakılır, yerine
sönmemiş kireç dökülerek kapatılır. Hasta bahçedeki sağlamları korumak için
sonbaharda veya ilkbahara girerken ağaçların taç izdüşümleri%5’lik
Karaboya,%2’likGöztaşı m2’ye
10 litre ilaçlı su ile ilaçlanmalıdır. |
|
ZARARLI
GÖRÜLÜNCE
|
DİP KURDU |
Erginler yabancı otlar arasında saklanabileceğinden ot temizliğine dikkat
edilmelidir. Kabuklu bit problemi yoksa, ağaçların gövdesine kireç badanası
yapmak, yumurta koymasını azaltacağından faydalıdır. Kabuklu bit problemi varsa
kireç badanası yapılmamalıdır. Ağaçlarda Mayısın ilk haftasından başlayarak
ergin çıkışı gözlenmelidir. Ağaç altlarında sap dibinden yenmiş taze yaprakların
bulunması, ağaç gözlerinin veya taze sürgünlerin kemirilmiş olması, zararlının
varlığını gösterir. Böyle ağaçlarda ergin görüldüğünde veya bu ağaçların kök
boğazları açılarak incelendiğinde larvalara rastlanırsa mücadelesine karar
verilir. Kimyasal mücadele Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında, zararlının
yumurtalarını kök boğazı civarında toprağa koyduğu dönemde, her 15 günde bir
yapılmalıdır. İlaçlamada, ağacın
1 m yüksekliğe kadar olan gövdeleri ve
1 m çaplı daire içinde kalan kök boğazı civarında toprak
yüzeyi ilaçlanmalıdır. |
|
ZARARLI
GÖRÜLÜNCE
|
KABUKLU BİTLER
|
Ağaçların çiçeklenme döneminden sonra kontroller yapılarak, San Jose kabuklu
bitinin hareketli larvalarının çıkışı izlenir. Hareketli larvalar çıkmaya
başladığında birinci, bundan 20 gün sonra da da ikinci, gerekiyorsa üçüncü
döllere karşı da ilaçlama yapılmalıdır. Bu zararlıya karşı, Ağustos ayından
itibaren ilaçlama yapılmamalıdır |
ERİK KOŞNİLİ |
Kış mücadelesi yapılmadığı veya yeterli olmadığı takdirde, kışlık nimfler ergin
döneme geçmeden önce (Mart sonu- Nisan başı) yazlık ilaçlar ile ilaçlama
yapılmalıdır. |
YAPRAK BİTLERİ |
Şeftali yaprak bitine karşı; 50 ağaçta 7 bulaşık dal olduğu zaman kimyasal
mücadele yapılır. Erik unlu bitine Mayıs-Haziran-Temmuz aylarında 50 ağaçta
2’sinde bulaşma tacın ¼’üne yayılmışsa, Şeftali gövde kanlı bitine karşı Nisan,
Mayıs, kısmen Haziran ayında her gövde yada ana dalda 2-5 yaprak bitine
rastlanıldığında mücadele yapılır. |
KIRMIZI ÖRÜMCEKLER
|
Bahçeyi temsil edecek şekilde seçilen 10 ağaçtan koparılan 100 yaprakta
periyodik olarak sayım yapılmalıdır. Yapılan sayımlar-da, yaprak başına 8–10
adetin üzerinde kırmızı örümcek bulunması ve doğal düşmanların etkinliğinin çok
düşük olması durumunda ilaçlama yapılmalıdır. |
ERİK İÇ KURDU |
Eşeysel çekici tuzaklarda ilk kelebek görüldükten 2-3 hafta sonra veya
meyvelerde yumurtalar görülür görülmez ilk ilaçlama yapılır ve ilacın etki
süresi dikkate alınarak ilaçlama tekrarlanır. İkinci döle ait kelebekler % 30-40
oranında çıktığı zaman bu döle karşı ilk ilaçlama yapılır ve ilacın etki süresi
dikkate alınarak ilaçlama tekrarlanır |
|